birçok firma 30 gün falan deneme hakkı veriyor. hatta hemen hemen her firmada böyle bişey var, zorunlu bile olabilir..

eğer aylar geçmediyse üstünden değişirler ya.

değişimi zorlayın, yatağın sertliği yaylarının yapısından geliyor, yumuşatmak için herhangi bir çözüm yok. en kötü üstüne 2 kat en kalın alezden falan alın ama çok bir şey değişmez.

maalesef arkadaşlar, zorlamıştık ama değiştirmediler. sonrasında annem eski yatağına geçti. şimdi tekrar deniyelim dedik ve yeni yatağı koyduk. ben daha çok acaba alezlerla falan bir şey değişir mi diye düşünmüştüm.

Yatak pedleri var, onlara bakın.

yataşta görmüş hatta elemana sormuştum. visco tarzı 6-7 cm kalınlığında bir ürün var. yatağın üzerine konulup yatılıyormuş. benimde yıllardır yatağım çok sert ve eskidi bilseydim bunu yıllar önce alırdım dedim. bir de siz bakın isterseniz.

cayma hakkı diye bir hakkın var.
değerlendir tereddüt etme.

Ödemelisiniz. Kat mülkiyeti bunu gerektiriyor.

kiracinin odememesi lazim ama yanlissam duzeltin de.

Zorundasınız.

Çatı aksa onu da ödemek zorundasınız.

Bildiğim kadarıyla kiracı değil ev sahibi ödemesi gerekiyor.yanlissam duzeltin.

ödeyecen kardeş

ödeyeceksiniz elbette. apartman bir bütündür ve komşulara ortak dağılır bunlar.

komşuya çıkarken kullanmıyor musunuz? yoksa bizim komşumuz yok mu diyeceksin?

en güzeli bizim iş valla. aidatın içerisinde alıyoruz, kimse ses edemiyor.

Daha dur bu bir sey degil. Yakinda cati akitiyor diye para vereceginiz gunler gelecek

evet komsuya cıkarken de kullanmıyoruz. beş katlı apartmanda neden asansör kullanayım?

sırf sacma sapan bir seyler yazmıs olmak için cevap veriyorsunuz.

ev sahibi ödemek zorundadır.
çatı asansör vb apartman giderleri tüm daire sahiplerini bağlar.

daire sahibini neden bağlasın kiracıyı bağlar. aidatları kiracı vermek zorundadır. apartmana yapılan giderler mesela çatı aktı çatı değişecek derlerse ev sahibini bağlar. asansör aidatın içinde olduğundan ödemek zorundasınız.

olabilir

şöyle açıklayayım o pozitif yada negatif olayı bir genden kaylanıyor
yani genin Rr yada RR olması insanı pozitif yapıyor rr olması negatif yapıyor

Anne(+)baba(+) Rr+Rr olabilir ve çocukların gen ihtimali RR Rr Rr rr şeklinde oluyor(mendel kanunu)

yani%25 ihtimal negatif %75 pozitif oluyor çocukların kan grupları.

bizcesi sizcesi yok, olabilir.

lise biyoloji bilgimle konuşuyorum, rh + geni, rh -'ye baskındır, yani annede ve babada rh - çekinik olarak vardır, kızda iki çekinik gen bi araya gelmiştir.

Olabilir.
Konudan bağımsız olacak ama Anne ve baba rh- olsaydı, çocuklar rh+ olamazdı.

Olabilir.

tam trollemelik soruymuş.

cevap verilmiş zaten, olabilir.

niye trollük olsun ki arkadaşım. normal bir soru işte.

kardeş seni trollemelik soru. sana mı trollsün dedik? ne alıngan çıktın.

Benzerini yaşadım uzunca anlatacağım mobilim

müşteri hizmetlerini arayıp durumu belirtin. şubeye gidip kağıdı göstermenizle parayı size vermezler. anca o kağıtla bankanın ilgili birimine (atm hizmetleri) talep açarlar, sizde paranın hesaba iadesini beklersiniz.

Parayı atm hiç vermediyse kasa fazla verir. Kolayca iade ederler

Kasa fazla vermediyse uğraş dur.
kamera kayıtları vs incelenir

benim başıma gelmişti, ben aynı şehirdeydim fakat bankamatikle.

bankamatiğin bitişik olduğu şubeye gittim, sayım yapacaklarını, benim ifade ettiğim miktarda bir fazlalık söz konusu ise vereceklerini söylediler, ertesi gün parayı aldım.

fakat ben de arıza kağıdı yoktu, vermedi öyle bir şey makine.

sizin drum ne olur bilmiyorum, o şehre gitmeniz gerekebilir diye tahmin ediyorum, en iyisi müşteri hizmetlerinden kesin bilgi almak.

geçmiş olsun.

Merhaba, o atmlerde sıkışan paraları raylardan çıkaran, müşteri hesaplarına geçen kişi geldi. overlokçuyum yani :D

Şimdi arkadaşım, bu tür sıkışmalarda şubee atmlerinde sıkışma olduysa durum çok daha kolaydır. Çünkü şube atmsine şube çalışanları bakar. Anında bile duruma müdahale edebilirler ancak şube dışı atmlerde ise bölge müdürlüklerine bağlı ekipler bu işle ilgilenirler. Belirli zamanlarda atmleri kontrol ederek, para sıkışması, para eklemesi ya da boşaltma işlemini yaparlar. Sonuç olarak 2 iş günü içerisinde geçerler hesabınıza parayı.

denizbank dış hatlar atmsin de parayı yatırıp euro almak istedim soktum 2000 tl tak geriye euro vermedi kaldık dımdızlak neyse gene gittik tl çektik komisyonla aldık gittik yurtdışına yurtdışında 20 gün bu işlerle uğraştım ama tık yok

telefonda dediler öyle bir para çıkmadı!!!???!?! kan beynime sıçradı döndün türkiyeye girdim bir şubeye anlattım durumu fişini göterdim ancak 10 gün sonra tamam deyip geri ödediler tam bir işkenceye dönüştü.

yukarıda ayrıntı verilmiş şube atmsi değilse sıkıntı büyüyor ama neyseki sen fişini almışsın kısa zamanda çözersin.

aynı duruma düşenler için söyleyeyim: başka bir şehirde olduğum için paranın kaldığı atm'nin bağlı olduğu şubeye dilekçe yazıp yanına arıza kağıdıyla gönderdik -başka bir banka şubesinden-, 2 günde geri yatırdılar parayıç

Hukuki olarak hicbir yol izleyemezsiniz. Anca "getirin, degistiririz" dendigini kanitlamaniz gerekir ki bu imkansiz.

Magazadan satin alinan urunu ancak ayipli oldugu takdirde iade edebirsiniz.

altında çizikler var, bu ayıplı olarak geçerli değil mi

Haa ben siz kullandiniz sandim, ozur dilerim.

Tabii sayilir. Goturup ret yediginizi gosteren yazili bir kagit alip tuketici hakem heyetine basvurabilirsiniz.

Su anda revacta olan x rezaleti kervanina katilmak da bir tercih.

bosuna ugrasma. sinirini cikarmak icin. o parcalardan bi kacini alip magazanin ortasinda kirip cik.

bildiğim kadariyla kutusuz ve cizilmiş ürünü magazanin iade almama hakki var. ürünün yeniden satılabilir kondisyonda olması lazım. yada tüketici hakem heyetine başvurun.

alması yasal zorunluluk, tuketici hakem heyetine

Her banka olabilir. Çoğu banka 1 ya da iki otomatik odeme talimatına aidat almıyor. Misal isbank maksimum. Cinemaksimum kampanyası da var süper.

ziraat maximum 19 lira alıyor yıllık kart aidatı olarak.

Pegasus plus var ing nin. Ücret yok. Bonus puan ve uçuş puan kazanılıyor. Taksit yapar.

Cepteteb var Bonus üyesi o da. Ücret yok. Taksit yapar.

bence atlanılan durum laptopun fiyatı:
3.400 liradan bahsediyoruz: üç bin dört yüz lira.
az para değil yani.
ederidir.

valla o ekran kartina ve islemciye gore normal. monster laptoplar bile o fiyata daha iyisini sunamiyor. bence de uygun.

cihaz guzel, ama uygun degil. ssd yok bir kere. 8gb butunlesik ssdye aldanmayin. 2800-3000lira arasi olsaydi olabilirdi. bunun yerine msi'lar daha iyi gider o paraya sanki.

3400liralık bir fiyatı var ama 6.nesil bir işlemci ve o ekran kartına göre fiyatı iyi gibi geldi. msi'yı bu özelliklere göre fiyatları 4500tl ve üstü maalesef.

Msi kullaniyorum. Ancak bu laptop da gayet iyi. Ama ssd olmadan olmaz. Icinize sindiyse bi 300 liraya da ssd sart

zaten söylemiş arkadaşlar, performans istiyorsan ssd şart ama fiyatı da güzel duruyor. bunu alıp kendin ssd takarsan tadından yenmez.

msi in ramları ddr 4 2133mhz oluyor ,performansda nasıl olur bilemedim ama bu makina o rami desteklemiyordur bile

kasa oalrak nasıl bir gormem lazım

işlemci ve akran kartı super

www.ebrarbilgisayar.com

burda fiyatı biraz daha duusk , siteyi bilmiyorum ama oyun laptopu arıyorum bende yaklasık aynı fiyata

ben sabit disk yuzunden bundan vaz gecicem gibi bi yerde 5400rpm yazmıslar asagıda 7200 demişler , 5400 se ugrasılmaz

Samsung Galaxy Tab E. Fiyatı uygun ekranı büyük tam bir anne tableti.

Tablette whatsapp kullanilabiliyor mu?

ipad air harika olu ama whatsapp çalışamıyor benim bildiğim tabletlerde.

@koala evet kullanılabiliyor, apk'sı yüklenerek.

samsung galaxy tab s almıştık biz 4-5 ay önce. 8.4inç ekranı. çok kibar duruyor her yere de götürebiliyor.

anneyim. ıpad kullanıyorum memnunum. ama whatsapp yok.

samsung'u ben bile kullanamıyorum, bir anne'nin hiç şansı yok bence. ipad al mis gibi.

İpad mini retina 900 tl teknosa senelerce kullanır anneniz

1) conax kart deniyor o kart'a, 150 lira civarında yazıcıoğlundan alabilirsin, internetten de alabilirsin.

2) modem çok iyi değil yan odadan çekmiyor kablosuz, ben eve kablo döşedim, başka bir sıkıntısını yaşamadım. başka modem bilmiyorum.

conax kart alıyorsun. smit ve technisat markalar var. karaköydede bulursun.

modem çok iyi değil ama ben yan odadan bile çekmiyor sorunuyla karşılaşmadım. eski adsl modemi bağlayıp kablosuzu oradan kullanabilirsin. uydunet modemin kablosuz özelliğinide kapatırsın. tek başına denersin memnun kalmazsan eski modemi devreye sokarsın.

abone olmadan evvel mutlaka sahibinden e bakın. ya birileri taahhütleri bitiği için yada başka yere taşındıklarından ötürü ellerindeki cihazları satıyorlar. biz kuzenime 30tl ye kablosuz modemi almıştık, gayet güzel çalışıyorda.
bende kablolu modemi var, linkys marka dağıtıcı ile kablosuz olarak yıllardır kullanıyorum.
hd kutu pek kaliteli değil. ben ilk abone olanlardanım o zaman pozitek marka veriyorlardı halen de kullanıyoruz memnunuz ama şimdikiler çok kötü. conax kart alırsanız tv ye herhangi birşey bağlamadan tv kumandasıyla kullanabilirsiniz.

Hızın 30 MPS ve üstü değil ise ikinci el Docsis 2.0 özellikli modemi 45 liraya sahibinden.com da bulursun.

ama hızın yüksekse yeni modemlerin 2. eli bile pahalı.

Karides yetiştirebilirsin. Tam olarak bitkilerle uyumlu olur. Nasıl yetiştirildiği hakkında bilgim yok. Mobil olmasam araştırır yazardım senin için.

forum sitesi vardı, bi ara girip bakıyordum. halen de vardır. ama o dediğin şeyler baya baya tecrübe ister, sabır ister.

dediğin tarzda bitki cimli filan bende dusunmustum , ama bende 40lt civarı nano akvaryumda , karides salyangoz ve beta besleyecektim , halada aklımda ...

buyuk bir akvaryumda değişik bir balık dersen furcifer erkeği cok hosuma gidiyor buyuk illerde bulabilirsin , yanınada daffodil kolonisi hoş olur ilerde yapmayı dusundugum bi akvaryum - furciferler için ince kumlu boş bir alan daffodiller için arkada kayalık bir alan gerekecek

bu tarz akvaryumlar için deneyim gerekiyor

hayır lazım olmaz ama şu anda kışlık lastikler çok ucuzladı. kalan stoklardan alırsan seneye almaktan epey bi kar edersin.

4 mevsim al onları da sat hazır sıfırken

arabanın yaz lastiğiyle geleceği kesin mi? 4 mevsim lastiklerle gelebilir. gelirse iş görür.

bunun dışında fiyatları da uygunken kış lastiği alabilirsiniz ama uzun yıllar kullanmak için saklama koşullarına uyun. lastikler doğru şekilde muhafaza edilmeli.

@victum

dunlop sport maxx rt 225/45r17 91w. Üzerindeki lastik bu aracın, internetten yaz lastiği gibi gözüküyor yanlış bakmadıysam.

@crazy.boy76

hocam 4 mevsim karlı soğuk havalarda falan cortluyor bence.

ben olsam almazdım, bu saatten sonra kar ne kadar yağabilir ki, hadi yağsın bir kaç gün çıkartmazsın aracınızı..

htc one a9'u bir inceleyin.
www.youtube.com

samsungun bazı telefonlarında (evet hepsinde yok) wolfson dac var o telefonu bulup alman lazım.

mesela bende ipod 5g var ve telefon olarak da galaxy a5 var ikisinde de bok gibi ses geliyor fakat eşimin telefonu s4 mini ve audiofile ses alıyor çok memnun. araştırdık onda wolfson dac mevcutmuş.

@neira güzel bir noktaya değindin, dac özelinde ben de yaptım birkaç araştırma ama pratikte ne kadar etkili olduğuna dair net bir şey yoktu kafamda, adı duyulmamış çinli markalarda bile kullanılmış ama yazılımsal olarak desteklenmedikçe pek etki etmiyor falan diyen de vardı; senin yorumun netleştirdi bir şeyler.

wolfson özelinde samsung araştırması yapacağım o halde, teşekkürler.

Audiophile isen LG v10 tabi ki. Yabancı audiophile forumlarına falan bakabilirsin bu konuda. iphone veya samsungun son modelleri "kaliteli dac" kullanıyor ama lg v10 doğrudan audiophile'leri hedef almış.

ancak herkesin ortak görüşü "bir telefon olduğunu unutmazsan en iyi ses lgv10'da" şeklinde. Ama en hassasları illa ki kendi dac'ımı yanımda taşırım diyor.

Lg v10 alsan da en iyi ses için dikkat etmen gereken şeyler var mesela www.head-fi.org

sonylerde hi-audio diye bir özellik vardı. iyi ses verdiğini iddia ediyor.

marshall london

yok.
bankaya gidip hesabıma 100bin tl eft yapacaklar, iban numaramı yazıp verebilir misiniz diyin. hesabınızın olup olmadığının teyidini yapabilirsiniz..

s7 geliyor. bence stok eritmeye başlamışlar.

çok satmıyor, elde kalanı çıkartma çabaları

teknosa da 1850tl

kırtssiyeciler vergi levhası fln isterler ama tanıdık varsa sorun olmaz,

yaparlar bişe olmaz, hızlı kaşe yaptırman daha iyi 2 katı para verirsin ama çok dolanmaz ortalıkta.

git durumu anlat, sorun çıkarmazlar. biri hayır dese de öbürü kabul eder illa ki.

ankarada kaşe işi de yapan büyük bi kıstasiye var. bi firmanın kaşesini taratıp mail attık adama, ertesi gün gittik aldık. hayırdır ne iş demedi kimse.

malatyadaki firmadan faks va iste?

Sormazlar bile direk yaparlar

çok teşekkürler arkadaşlar yarın gidicem yaptırıcam umarım başım belaya girmez belge sahtecilik olayları vs vs diye :(

kaşe dediğin Allah'ın emri mi ki? firmanın ünvanını elle yaz gitsin. kıymetli evrakta bile imzanın üzerine ünvanı elle yazınca oluyor da, sikindirik staj defterinde mi olmuyor, işte bunlar hep geri kafalılığın nedenleri..

lan bu kaşenin resmi evraktaki gücüne bayılıyorum ya. kırtasiye yapar senin işi. fakat işin bitince imha et.

beyin özürlü bir okula vede akademik kadroya sahip olunca böyle kastırıyo şerefsizler,prof olmuş ama hala ego tatmini peşinde allahsızlar...

Rof lastik patlayınca da gidebilen lastik demektir. Eğer isterseniz yine rof taktırın. Fiyat farkı olacaktır muhakkak ama kimi durumlarda hayat kurtarıcı olabiliyor. Yağmur'u bol olan bir yerdeyseniz kış lastiğine gerek yok. Fakat suyu iyi tahliye edebilen, yağmura uygun kanallı lastik tavsiye ederim.

yaz lastiği alman faydana olur, tavsiye olarak bizzat kendimin de kullandığı conti premium contact 5'ı öneririm.

detaylı bir yazı: www.calismaprensibi.com

michelin crossclimate alın.

kablo tv alt yapısı olan bir yerde iseniz, teledünya&uydunet bağlatabilirsiniz. d-smart'a göre çok daha avantajlı fiyatları var. kampanyalarına mutlaka göz atın bu arada ayın 30'undan sonra kampanyaları yenilenecektir.

teledünya üst paket + uydunet.

dört köşe diye bir kampanyasi vardi. sitelerinden bakabilirsin.

türkiye'nin en hesaplı ve kaliteli hizmeti teledünya + uydunet'te.

uydunet altyapısının bulunduğu mucizevi bir yerdeyseniz teledünya + uydunet.
yoksa ttnet + tivibu. soyguncu digiturk ve dsmart'a bulaşmayın bence. duyuru bunların soygunculuklarıyla dolu.

sen ne söylüyorsun değişik derdim

fak it lets go bowling derdim

wat ken ay du samtayms derim ya da wat dı fak ar yu tolking ebaut derim ;_;

ama kötü niyetli söylenmiş bişey yok bence..

üstündekileri çıkar ne dediğin anlaşılmıyor derim.

oha, ne güzel demiş işte daha ne desin.

tebessüm eder, sarılırım. illa bişey düşünmek zorundamısın..

Çok güzel bir şey demiş ki, bence de tebessüm edip sarılmak hatta üstüne öpmek lazım :)

daha fazla bir şey dedirtmezdim ama içimden yapacağın romantizme sokayım der, gidiş yolundan puan verirdim.

bir insanın cidden bunları düşünüp sonunda da üzüleceğine inanmıyorum. güzel bir şey söyleme çabasının ürünü uydurma cümleler bunlar. o yüzden "çıka çıka bu mu çıkmış, meh" diye düşünürüm :)

bence gayet samimi. saatler çabuk geçsin ki seni bir an önce göreyim istiyorum ama saatler çabuk geçince de hızlı yaşlanıyorum diyor hem de sensiz..

hangi ilaci ictin ?

bu cümleleri sarf etmek için çok düşünmüş olmalı. teknik puan düştükçe artistik değeri artıyor sanırım. aferin derdim ki yine böyle şeyler söylesin. pratik yaptıkça teknik kısmın da düzeleceğine dair umut beslerdim.

Sevgili açısından:

Normalde böyle şeyler söyleyen biri değilse: "Evlenme teklif edecek, yolunu yapıyor galiba" diye düşünürdüm ve heyecanlanırdım.

Normalde böyle şeyler söyleyen biriyse: "Bana duygusal açıdan bağımlı, bensiz kendi kendine yetemiyor" diye düşünürdüm ve soğurdum.

Eş açısından:

"Beni şımartıyor, beni seviyor, benimle evlendiği için mutlu olduğunu bu şekilde gösteriyor" diye düşünürdüm ve hayatıma memnun bir şekilde devam ederdim.

"Cagan irmak filmi mi kizim bu?" derim.

1.bp.blogspot.com

sarhoş olmadıktan sonra ağzından böyle sözler çıkmaz asla XD

ama bunu ben söylerdim kesin, bu hikayede söyleyen taraf benim. o yüzden çok anlamlı ne güzel söylemişim filan derim :P

"Senin ağzını yerim ben, bu zamana kadar nerelerdeydin sen?" derdim.

inanmazdım.

Bir yandan sevinirim, bir yandan da "Orta yaş bunalımının ilk belirtisi" derdim içimden. Yaş 35-40 civarı ise "Yandık,yakında ergenliğe girecek" diye düşünür, daha gençse neden bu kadar erken olduğunu anlamaya çalışır, monotonluğu kaldırıp kaldıramadığına bakardım.

uu beybi derdim.
kafasina tas mi dustu, aska mi geldi, ne oldu diye dusunurdum.
sevinirdim cok da kurcalamazdim herhalde.

1- sakincasi yok ama ayagin yorulur

2- sadece fren

3- debriyaja basmak zorunda degilsin devir cok dusmedikce. stop etmez oyle kolay kolay, yavasladikca vites dusurup arabayi devrinde tutarsan. misal kasisin dibine besinci vitesle gelip yavaslamak yerine kademeli olarak 4-3-2 yapip 2 ile gecersen bir problem olmaz.

4- balatayi bitirir

5- klimanin performansi dusurdugu bir gercek.

edit: balata yalnizca basmakla basmamak arasindayken surtunur. yalnizca bu esnada eskiyip asinir. yarim debriyaj gibi.
debriyaja basmak motordan gelen hareketi vites kutusuna surtunerek ileten yuzeyleri ayirmak demek. yani eskimesi gibi bir durum soz konusu degil.

Dururken Devriyaja basma bastıkça baskı balata eskir
Giderken yavaşlamak için bir noktadan sonra debriyaja bas motor durma yerine gitme eğilimi gösterir vitesde
Mobilim bunları yazarken bile yoruldum

1- yok ayağın ağrır sadece
2- hayır. debriyaj demek vites boşta demek.
3- kasislere yaklaşırken yarım debriyaj ya da vitesi boşa at ayağını çek, frene basarak geç, kasisi geçince vitese geçip devam edersin
4- başka yapacak bir şey yok
5- yokuşta kalkacağın vakit klimayı kapat, araba zorlanınca stop ediyor.
araba hareket ederken debriyaja basmak iyi değildir, yani sürekli yarım debriyaj gitme ama gerektiği yerde de yarım debriyaj yapacaksın mecbur.

teknik olarak degil pratik olarak yanitlayayim.

1,2. kirmizida vs dururken debriyajdan cekmek ayagi kisa sure de olsa dinlendirmeyi sagliyor. bosa aldiktan sonra debriyajdan cekebilirsiniz. fren dursun:)

3. debriyaj+fren ile yavaslamak iyidir. ben her turlu oyle yavasliyorum.

4. yarim debriyaj dogru. baska turlu gidecek yerin olmadiginda.

5. klima evet yavaslatir. (ama ben onu benzinde saniyordum:)

hepsini dogru bence.

kasist'e yaklaşırken vitesi boşa alıp o şekilde frene basmak ve sonrasında uygun vitese alıp ilerlemek mantıklı geldi. böylelikle stop ettirme derdim de olmaz. teşekkürler :)

bildiğim kadarıyla cevaplayayım:
- araba dururken arabayı boşa alın. viteste beklemek debriyaj balatasını yıpratır, gerek yok. boşa alın, ayak frende bekleyin, hem daha rahat.
- vites boşta iken debriyaja basmanın bir anlamı yok, zararı da yok. ayak yorulur boş yere :)
- kasisin büyüklüğü ve ne kadar yavaşlamak gerektiği ile ilgili. çok yüksek bir kasis ise debriyaj fren ile iyice yavaşlayıp yumuşak bir şekilde geçmek lazım. küçük bir kasis ise hafif fren yapın, üzerinden geçerken frenden ayağınızı çekin. bu önemli, frenleyerek geçerseniz tekerleklere uygulanan basıncı arttırmış olursunuz, araba daha çok ağırlıkla geçer kasisten, altı vurabilir vs.
- yarım debriyaj sürekli yapılmamalı. balataları aşındırır. sık sık dur kalk yapıyor olsanız bile her defasında vitesi boşa alıp ayağınızı debriyajdan çekmenizi öneririm. biliyorum gıcık bişey ama manuel arabanın olayı bu :) debriyajı fren gibi kullanmayın.
- arabanızı tanımadığım için bilemiyorum ama klima etkilidir tabii. ne derece etkili olduğu dediğim gibi arabaya bağlı.

Senin genel acemiliğin/korkun arabayı stop ettirmek. Debriyajla sürekli haşır neşir olma sebebin bu. Yaptığın hiçbir şeyde debriyajla işin yok aslında, gereksiz yere hem debriyaj balatasını hem de bacağını zorluyorsun. Ha balata dediğin şey milyarlık bir şey değil, değiştirirsin. Ama araç kullanma alışkanlığını debriyajla minimum ilişki çerçevesinde düzenlemende fayda var. Çünkü kafan sürekli debriyajda, yola konsantre olmanı da zorlar bu durum.

Araç hareket ettiği sürece uygun viteste git, debriyaj+fren ile yavaşlamak veya seyir halinde olmak da belki düz yolda ve düzgün hava/yer koşullarında sorun olmaz ama yeri gelir yağışlı havada bunun sıkıntısını yaşarsın. Aracı boşta kullanma. Araç hareket ettiği sürece 1. vites uygundur ayrıca. 1. vitese bile atacak hız olmuyor yanlış bir düşünce.

Yarım debriyajla ilerleme olayı da balatayı bitirir işte, gereksiz alışkanlıklar kısacası. Zamanla bunları düzene sokunca alışırsın. Genelde otomatik tercihinin sebepleri bu olaylar işte :D.

sorulara cevabın yanında bir de şöyle yapsan daha iyi olur şeklinde açıklayayım.

1. durmak için yavaşlıyorsan; motor freni dediğimiz vites küçültme işlemi ile son ana kadar fren kullanmayarak yavaşlayabilir ve en sonunda vitesi boşa alarak freni kullanabilirsin.

2. vites boşta iken debriyaja basılmaz. debriyaja bastığında vitesi boşa almış oluyorsun zaten.

3. ilk maddede dediğim gibi vites küçülterek ya da direkt vitesi boşa alarak kasislere yaklaş ve frenle kontrol et. kasisi geçtikten sonra vitese alıp devam et. burada fren noktasını bazen kaçırabilirsin. yani kasise gelmeden önce çok yavaşlayabilir ya da kasise hızlı girebilirsin. bu zamanla alışacağın bir şey. alışman uzun sürmeyecektir.

4. trafik yavaş aktığında öndeki aracın dibinde seyretmene gerek yok. rahat ol. trafik baskısını üstünden at. sürekli yarım debriyajla ilerlemek balatalara zarar verir. arada duruma göre çok kısa kullanabilirsin ancak çok nadir olarak. bunun yerine öndeki aracın biraz mesafe açmasını bekle ve vitesi bire takıp biraz yürüdükten sonra boşa alarak fren kontrolünde öndeki araca yaklaş.

5. klima açıksa performansı düşer aracının. daha fazla debriyaj ve daha fazla gaz kullanman gerekir. buna da zamanla alışırsın. aracının tepkilerine kullandıkça alışacaksın merak etme.

1-2.araç dururken vitesi boşa al, sadece fren'e bas.
3.doğru yapıyorsun, kasise gelirken hem debriyaja hem de frene basılır. araç viteste iken yavaşlamaya başlarsan araç titremeye başlar. ya da şöyle yapabilirsin, kasisi gördün, vitesi boşa at, sadece frenle yavaşla, kasiste geçtikten sonra vitese geçip hızı artırabilirsin.
4.doğru yapıyorsun.
5.klima performansı etkiler, 1.3te olsa 1.6 da olsa aracın çekişi etkiler. çok elzem değilse düz yolda ya da rampa aşağı açmanı tavsiye ederim. rapma çıkarken kapat. ayrıca klimanın yakıt sarfiyatında çok büyük etkisi de var.

çok sağolun arkadaşlar, bu bilgiler bayağa faydalı oldu benim için :)

genelde benzer cevaplar olacak ama gene de yazayım
1- debriyaja basılı tutmakta sakınca yok. ancak kırmızı ışıkta ilk sırada değilsem ayağımı yormamak için boşta beklerim.
2- yakıt tasarrufu için vitesi boşa atarak yavaşlamamak gerekiyor. 5nci viteste bile araç kendi hızı ile yol alırken devir rölanti devrine gelinceye kadar debriyaja gerek yok. yarı otomatik vitesli araçların en büyük dezavantajı bu bence. 5-4-3-2-1 diye duruyorlar. ancak manuelde 5 ile yavaşlayıp durabiliyorsun. araç daha konforlu süzülüyor.
3- kasis geçişi doğru. genelde 1nci vitese düşmek gerekir zaten.
4- sürekli yarım debriyaj olmaz. ilerlemek istediğinde kavrama yapıp biraz gaz vermek ve sonra debriyaja tam basarak aracın o hızla yol almasını sağlamak gerekir. zamanla ne kadar gaz verileceğini hesaplama işini omurilik devralıyor.
5- klima çekişi %10 kadar düşürür. normal.

spor zaten yapmaya üşenilen bişey , uzağa gidip daha da zorlaştırma. ayrıca o programlar falan göz boyama 3-4 sefer bakıyorlar sonra kendi başınasın yine.

eve yakın olanı.

Eve yakın ve program vermeyen, hatta sana karışmayan hiç muhatap olmayan salonlar dünyanın en güzel salonları bence. Orayı seç. Programı internetten bulabilirsin, hareketlerin yapılışlarını da aynı şekilde internetten izleyip öğrenebilirsin. Ki normal olan da bu: Kendi kendinin hocası olacaksın. Ekipmanlar da az çok iyiyse 1 saat uzaktaki salona gitmen için hiçbir neden yok.

Eve yakın olanı.

Program dediğin yarım saatte yazılan bir şey, internetten tüm hareketlerin doğrusunu da bulabilirsin.

Ben 10 dk yürüme mesafesindeki salona, yürümek yerine üşenip dolmuşla gidiyorum, sonra orada koşturuyorum. Sen sanıyor musun ki birkaç seferden sonra o 1 saat yolu çekeceksin? Haftada 4 kere gitmezsen bi işe yaramıyor zaten salon, ilçedekine git.

yakın +1

yakındaki+1
şüphesiz ki, ilerleyen zamanlarda uzaktaki spor merkezine gitmek ruhsal çöküntüye sebep olacaktır. inşallah usanmazsın ama büyük ihtimalle zaman geçtikçe usanacaksın bu işten. bir de uzaktakini seçip kendini zora koşma.

mantıklı olan 2 ama, evden uzak olunca da bir süre sonra soğuyorsun

Eve uzak olana gitmeyin. Hele de daha pahali...

İlki. Hem yakın hem de karışan yok. Cennet resmen.

Önemli olan devamlılık. Ondan yakın olan.

eve yakın olan. diğerini bir süre sonra bırakırsın, usanırsın yoldan filan. zaten yorgun olacan.

çekim konusunda ve internet hızında avea'dan çok memnunum, prime ı ne artıları var bilmem ama.

Bende aldım 49+5 tl oluyor
Turkcel duruyor fena değil

Avea önermiyorum. Şiddetle önermiyorum. Çekmiyor. O kadar çekmiyor ki beni delirtti. O paraya kesinlikle değmez.

Tarife özelliklerini bilmiyorum ama çıktığından beri avealıyım, eskiden çoğu yerde çekmediği halde değiştirmedim hiç... Aşırı bir rahatsızlığım olmadı şimdiye kadar.

istanbul'da her yerde çekiyor. Ancak arkadaşlarla bartın'a gittik yol boyunca ve tatilde gezdiğimiz yerlerde en çok çekmeyen avea idi.

İki hafta önce Vodafone'dan Avea'ya geçtim, hiçbir yerde doğru dürüst çekmiyor. Marketlere, avmlere girince kapalı alanlarda iptal oluyor, boğazın ortasında karşıya geçerken internet çekmiyor. Ucuz işte.

Aveadan cok memnun annem (ben turkiyede yasamiyorum) ve prime uyesi.
Su ana kadar en cok havatas, ispark ve yurtdisi havalimani lounge hizmetlerini kullandi. Hicbirinde sorun ciktigini duymadim. Ama mini midi maxi vs oyle paketler var, kampanyalarini oku, belki mini pakette gecerli degildir mesela en cok istediginiz kampanya.
Ben de kontorlu hattimi turkcellden aveaya cevirdim. Cok daha ucuz. Su anda antalya civarlarindayim, vodafone cekmezken avea cayir cayir cekmekte.

Akbank'ın hangi kartı hocam? Bir de bence aidatı düşük olan kalsın diğerini iptal et :D

TEB Bonus, Akbank axess hocam:)

Valla Axess'in bir faydası yok. Aslında ikisini de kapattırıp ING Bonus vs. gibi uçuş mili vs. kazandıran bi kart alsan çok daha iyi. Ama ille de ikisinden biri diyorsan ilk dediğim gibi aidatı düşük olan kalsın :D

Teb'den Cepteteb kartı talep et. Diğer her şeyi iptal et.

Cepteteb Kartı olayı ne ki? Nasıl bi fayda sağlar bana?

Cepteteb Finansbank enpara gibi bir şey. Online müşteri olup avantajlarından faydalanıyorsun. Güzel avantajları var ama enpara gibi bütçeleri bitince tek tük kampanyalar haline döner.

Ama şu an güzel avantajlı: www.cepteteb.com.tr

Ha kredi kartını hayatından çıkarmayı düşünüyosan direkt enpara çıkart bi tane, kartları iptal ettir. Ben kartımın vadeleri bitince hiçbir şekilde ücret kesmeyen kredi kartı ne varsa ondan alıp kenara koyacağım acil ihtiyaçlar için. Enpara'dan devam edeceğim.

axess gold kartım var. mayıs ayında 90 lira para kesmişler, 2yıla kadar arayınca iptal ediyorlardı, bu sefer kesinlikle iptal edemeyiz ödeyeceksiniz dediler. ok dedim ikinci kere arayıp şansımı denedim bu sefer de yine ödeyeceksiniz diyince kartı kapattıralım o halde dedim 6 ay kalma sözüne 75tl chip para verdiler. -15tl zararda olmakla birlikte sadece üye işyerlerinden kullanabildim, netten alışverişte yok..
2aydır kartı kullanmıyorum, ocak ayında da kesinle kapatcam.
üni yıllarından kalma cardfinans go kartım var, en azından 25tl yıllık ücreti var, bu zamana kadar iptal ettirdim olurda bunuda ödeyin derse en azından 25tl çok koymaz. axess için bilginiz olsun dedim.

Ozel hastaneye goturseniz de yatacak. Hatta ameliyat gerekli bir saha vs derlerse sasirmayin cunku ozel hastane ticarethanedir. Hastaneden memnun degilseniz iyi bir egitim arastirma hastanesine gidebilirsiniz ama yatip tedavi gormekten baska yapilacak bisi yok anladigim kadariyla enfeksiyinun yenilmesi lazim sonra yine iyi olacaktir doktorlarin dedigine mumkun oldugunca uyun. Gecmis olsun

öncelikle çok geçmiş olsun. abi sabırlı olun. kolay bi iş değil bu güle içe yemek yerken her yediğini kusacak sindiremeyecek hale gelmek. bunlar yetmezmiş gibi bir de kanser hastası. psikolojik olarak çökmüş durumda olmalı. anlayış gösterip destek olun. yani sktir git bile dese sabredin. bi an önce terapilere de başlayın. mesela o apse olayı gibi istemedi gitmedik yapmayın. vakit kaybetmeyin yani keyfi şeyler değil bunlar..

geçirdiği ameliyattan sonra psikolojisi bozulmuş olabilir. bazı insanlar çok hassas oluyor. ben basit bir kan verdiğimde bile hüngür hüngür ağlıyorum... yani sonuçlarda bir şey çıkmıyorsa doktorun dediği gibi psikolojik olabilir. siz aldırmayın yorgun bitkin olmasına, gerekirse oturtun tekerlekli sandalyeye gezmeye çıkarın. eski hayatına dönsün. ve alttan alın. benim annem de hasta. o da bazen tersliyor ya da durduk yere bağırıyor ama "evet annecim haklısın annecim" deyip alttan alıyorum hep, çünkü biliyorum ki isteyerek yapmıyor. çok geçmiş olsun.

kendi deneyimime dayanarak ufak bir cikarimda bulunmak istiyorum musaadenle:
ameliyat oldum hastanede yattim bir sure gogus kafesimin icine giren bir hortumla. aslinda o kadar muhim bir durumum yoktu ancak her tarafima bagli kablolar, hortumlar, yok efendim serumuydu, agri kesicilere ragmen cektigim bir dunya aciydi derken insanin cidden psikolojisi bozuluyor.
doktorlar ayaga kalkmam gerektigini, yuruyus yaparsam daha cabuk gececegini soyledigi halde ben yataktan kalkip cise bile gitmedim 3 gun boyunca ister inan ister inanma. beyin oyle bir kodlamis ki kendini aci cekmemeye, aci cekerim korkusuyla yataktan kalkamadim. hayata kustum.
soyle bir ornek vereyim; ufak kuzenimin kolu kirildi, alcida kaldi bir sure. daha sonra alci cikarildigi halde artik zamaninda nasil acidiysa ve nasil korktuysa aylarca koluna kimseyi dokundurtmadi ve boynuna bagli gezdi.
demek istedigim vucut ve beyin bir sure sonra kendini daha fazla aci cekmemeye kodluyor. varolan butun enerjisini hareket edip daha iyiye yonelmek yerine hareketsiz kalip aciya direnmek uzere sakliyor. ayrica ilerleyen yasla birlikte hasta daha cok karamsarliga kapiliyor, agresifleslesiyor, hayata kusuyor.
umuyorum bahsettigim gibi sadece psikolojik sebeplerden dolayidir. bu noktada verebilecegim tek tavsiye; sizin aile fertleri olarak ayni karamsarliga kapilmamaniz, panik yapmamaniz ve bir sekilde tedavinin devamini almasini saglamaniz yonunde. eger bir nebze asama kaydedebilirseniz kendiside motive olacaktir.

Öncelikle geçmiş olsun. Eniştemde beyin tümörü vardı sizin dediğiniz gibi kişilik bozulmalariyla yaşadı herkesi azarladı geceleri hiç uyumadı belli kişiler dışında kimseyi yanında istemedi kırıcı sözler söyledi falan. Kızının arkadaşı doktordu şey demişti genelde kanser ameliyatlarında beyne etki olur ve kişilik bozulmalari yaşanır ve bu durum geçicidir demişti. Bir ay içinde eniştemin o sinir halleri gitmişti. Ama.tabii beyin ameliyati ile mide ameliyatı bir değil varsa bir tanıdık doktor özellikle beyin cerrahi vb onunla bir görüşün bu durumu

Allah sağlık sıhhat versin tez zamanda inşallah.

annemin kişiliği bariz değişti. katılıyorum bu konudaki görüşlerin tamamına katılıyorum. normalde karşısındaki insanı pek rencide edemeyen, açıkçası özgüveni biraz düşük olan annem şimdi ayarmatör oldu. adeta alter egosu çıktı ortaya, şaka yollu çok yattın hadi kalk artık diyen dünürüne öyle bir ayar verdi ki kadın eve gidince ağlamış saatlerce. yani evet, kişiliği inanılmaz değişti. çok sevdiği torunlarının yüzüne bile bakmıyor. bana arada sevme tabirlerini kullanıyor ama mesela yeme içme, gezip dolaştırma konusunda üstelersem ağzıma sıçıyor direkt.

annem dinine çok bağlı biriydi, ben ise tam tersi. o 5 vakit namaz kılan kadın şimdi allah'ın adını ağzına almıyor, bir defa dua etmiyor. genelde bir şeye çok kızdığında sırt üstü yatıp tavana bakardı. şu an artık normal modu bu oldu. tanrıya, hayata her şeye karşı öfkeli. yemesi içmesi aslında rayına oturdu, normalde her yemekte istifra ederken artık günde bire falan düştü. ama biliyorum her kustuğunda daha da öfkeleniyor. bir taraftan da vücudun direnç kazanabilmesi için beslenmesi lazım. iki ucu boklu değnek resmen.

bir de enfeksiyon iyileşmeye durmuş, eve hemşire getiriyoruz pansuman falan yapıyor. 3-4 güne kuruyacağını söyledi, tamamen kurumadan da kalkamaz dedi ama sikik bi enfeksiyon nasıl adamın ağzını yüzünü kaydırır anlam veremiyorum. şu anda ne ateşi var ne ağrısı sancısı var. yalnızca aşırı bitkin ve konuşacak mecali yok.

inanın o kadar kuvvetli destek oluyoruz ki, herkes aklıselim davranıyor zaten. ayar vermesine dahi seviniyoruz tamamen içine kapanmasından katbekat iyi.

şu an durum dışarıdan o kadar vahim görünüyor ki asıl hastalığını unuttuk. bu adam mide kanseri ve bu yüzden midesinin büyük bir bölümü alındı. ameliyatı başarılıydı, patoloji raporu da iyi. odaklanmamız gereken tek şey ek tedaviler iken başımıza gelenlere bak arkadaş.

geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkürler.

Geçmiş olsun.
Büyük ameliyatlar sonrasında tanıdığım pek çok hasta depresyona giriyor. Allah yardımcınız olsun. Merak etmeyin sonra kendisini toparlanacaktır.

10 haziranda ciddi bir ameliyat oldum. Ameliyat sonrası uzun süren ishal dolayısıyla tekrar iki kere hastaneye yattım. İshal beni perişan etti, iştah filan gitti. Hala ishal diyeti yapıyorum, hala ayağa kalkamadım. İki dakka ayakta duramıyorum. Bağışıklık sistemim iyice zayıfladığından her tarafım ağrıyor, uzun süre yattığımdan belim kopuyor.

Sinirlerim çok bozuk. Sık sık ağlama isteği geliyor. Etrafımda pervane olanlara laf sokmaktan kendimi alamıyorum, ihtiyaçlarım oluyor ama istemiyorum, kendileri bilmezlerse etrafımdakilere ihtiyaçlarımı söylemiyorum.

Size önerim şunu getireyim mi bunu yapayım mı diye sormayın, direkt olarak götürün ya da yapın lütfen. İnsan yatarken, acizken kimseden bişey isteyemiyor. Birkaç gün önce sırtım tutuldu, yataktan kalkamadım ve yan odadan kardeşimi çağırmadım. Kendi gelsin yoklasın istedim. geldiğinde de küsmüştüm. onu beklerken oluşan sinirden derdimi söylemedim bile.

az önce özele götürüldü, orada da vitaminsiz, sıvısız falan kalmış demişler serum bağlamışlar. o yüzündeki sıkıntıyı falan da hep besin olayına bağlamışlar.

anneme söz dinletemiyorum, biraz uyum sağlasa aslında her şey çok güzel olacak. ben kendim uzun süredir fitness yaptığımdan beslenme konusunda bilgi birikimim çok fazla. dolapta hindi etinden tutun eminönünden taze getirilmiş balığa; keten tohumundan, yabanmersinine her şey var, yağ oranı düşük çeşit çeşit yemekler yapılıyor. ama çoğu şeyi yemeyi reddediyor, protein ve karbonhidrat alamıyor. düşünüyorum iki öğün yemek yemesek mala bağlıyoruz, kadın büyük bir ameliyat geçirmiş, bir de tam randımanlı beslenemiyor. normal aslında şu anki hali.

artık yalvarıyorum yemeği yavaş ye, uzun zamana yay suyu yudum yudum iç mide iyice adapte olsun. ama yok annem bir an önce bitirip yatmaya yelteniyor. taze sıkılmış meyve suyu hazırlıyoruz, mesela bugün direkt fondipledi sonuç da malum. sonra da görüyosunuz işte diye bizi fırçaladı :) resmen iyileşmek istemiyormuş gibi davranıyor.

@buhurumeryem

size de büyük geçmiş olsun, verdiğiniz bilgi altın değerindeydi çok teşekkür ederim.

acil şifalar dilerim.

belki merak edenler, benzer şeyleri yaşayanlar olur.

annem son 5 gündür çok iyi, apse tamamen kurudu. yemesi içmesi düzene girdi, kusma falan yok.

hangi ameliyat olursa olsun, yakınınızın yanına bir tek insan evladını dahi sokmayın, bu şerefsiz enfeksiyon yüzünden neredeyse annemi kaybediyordum. dediğim gibi kimseye eyvallahınız olmasın, umarım kimse yaşamaz bunları tüm hastalara acil şifalar.

Öyle bir şey demiyor, 7. maddede matematiksel, istatistik ve finansal hesaplamalar yapan hesaplama tuşu olan alfebetik tuşlu cihazlar serbesttir, kullanılabilir yazıyor giriş belgesinde. Belki yanlış okumuşsundur, ben ilk gördüğümde yanlış okumuştum :)

üzerinde alfabetik tuş takımı olan hesap makineleri bulundurulması yasaktır da diyor ama işte malesef.

geçen sınavda cep telefonu araması yapmışlardı, anahtara bişey diyen olmadı ama. hesap makinesi konusunda çok kasma bence. girişte personeller cihaza o kadar detaylı bakmıyorlar, içerde de çok kıl birine denk gelmezsen sorun olmaz sanırım.

sanal kartın yok mu?
ben sanal karta 10 lira yüklüyorum öyle üye oluyorum.

ben üyeliğimi hiç sonlandırmadım, digiturkplay çok güzel servis valla gayet memnunum ama muhtemelen sonlandırabilirsin. katakulli yapmazlar yani 10 liralık premium için. daha önce yaşadığım sorunlarda yardımcı olmuşlardı bana, digiturk'ün diğer servisleri gibi çamura yatacaklarını sanmıyorum.

ben 3-4 kez satın aldım, hepsinde de şak diye aktif oldu valla. hatta bi kere paketim var sanıp maç başlayınca açtım, bi baktım satın alın falan diyo. banka reddetmiş meğer ondan iptal etmişler. aldım kartı elime çat çat girdim hop çık-gir aktif oldu.

sanal kart ile aldım, hatta lg smart uygulaması aldım. cska maçının son 7sn bile denk geldim, yani hemen aktif oluyor. sıkıntı yok. eyvallah

şehir içi 100km.de ~11 litre yakar. o paralara çıkıp honda dahi olsa atmosferik motorlu bir araca o parayı vermenizi önermem.

ne tavsiye edersin 55 liraya alıcam

Kesinlikle dizel bir araç alırdım. Astra, i30, golf, focus...

dizel skoda'lara da bakın. o fiyata yakın araçları var.

evet eskir. etkisini kaybeder.

kutudan çıkarılmış, kapak açık ve havayla temas olursa bayatlar.

Kampanyalı, internetten satılan parfümlerin çoğu eski oluyor, etkisini de kaybediyor. Hatta bunların son kullanma tarihleri var, üzerinde yazmıyor gerçi. Bu tarihi geçenleri de satıyor bazı yerler. Kokuyor ama parfümü bilen birisi etkisinin azaldığını anlıyor.

evet alkolü uçup yağı bozulabilir.

Bir ekleme de ben yapayım: eskidiğinde kullanmanın bir zararı olur mu?

2005 senesinde aldığım fahrenheit var. yarısından biraz az seviyede şu an. etkisinden bişey yitirmedi, hatta daha güzel kokmaya başladı..

öncelikle skoda yeti'yi zamanında çok inceledim. güzel araba ama biraz hafif ticari araç havası var.
dacia'yı çok bilmiyorum, ama güvenli değil deniyor.

ikisi arasında seçim yapılacaksa yeti derim. fiyat farkını da gözeterekten, en azından skoda iyi bir marka, yeti 4 çeker (stepway 4 çeker mi?), biraz tipi kayık ama dacia'dan iyidir.

Gorunus, guvenlik, saglamlik nedeniyle yeti tabii ki.

kesinlikle yeti, ikisini karsılastırmak bile ayıp. donanım ustunlugunu hiç saymasak bile güvenlikle alır yürür skoda.

10 bin farka rağmen yeti

köyde değilsen dacia alınmaz be hacı. sebebi euro ncaplerde cortlaması, malzeme kalitesi kötü, marka değeri düşük vs.

Skoda'ya olan güvenimden ve Dacia'nın teneke gibi olduğunu düşündüğümden Yeti diyorum ben de. Aradaki 10 bin fark hem dolu olmasına hem de malzeme kalitesine kesinlikle değecektir uzun vadede.

tabiki yeti ama sizi bu iki araç arasında ikileme düşüren şey ne oldu, aslında önemli olan bu. bunu yazsaydınız daha güzel olurdu. şahsen ben merak ettim.

@copy paste

genelde köylere gidip gelirken kullanacağım. yeti'yi alıp böyle toz toprakta bırakmak istemiyorum. bir yandan da dacia'nın boşluğu canımı sıkıyor, 40 bin lira dacia'ya değmez ama yeti'yi de o yollara sokmaya kıyamıyorum.

ne yapsam bilemedim.

madem koy yollarindasin. al bir L200

eğer keyf, kent, genç ve design için olsaydı kesinlikle yeti ama bir abimizle 1,000 km dacia deneyimim oldu bırak yetiyi metiyi direkt bunlar. arabayı yapmışlar.

ben olsaydım gözüm kapalı yeti derdim.

nedeni ise, almak istediğim bir araçtı, bütçeden dolayı alamadım. tipi farklı, güzel, crossover tarzında, bence...

üç senedir skoda yeti kullanıcısıyım, benden kaçırıp kaçırıp kullanan babam da gitti yeti aldı, sonra da babamın bir arkadaşı. şimdi de eşim düşünüyor.
demem o ki skoda alın pişman olmazsınız. ki taş gibi arabadır adı üstünde yeti. dağa bayıra da rahatlıkla sürersiniz.

ABD'den gelecek bir arkadaşınızdan ricacı olabilirsiniz, veya yine güvenilir birisinden 100-150 tl'lik komisyon karşılığında istetebilirsiniz: www.amazon.com

Diğer teknik ayrıntıları maalesef bilmiyorum, yanıltmış olmayayım.

hero 4 ü neden özellikle aldırıyorlar ki sade hero modeli yetmiyor mu? acaba proje de tam olarak ne için kullanılacak. ben yurtdışından geçen ay satın aldım 119€ ya. bence tam olarak ne için hero4 özellikle istenmiş onu bir öğrenin.

Sony Action Cam alin.

GoPro'lar hazi hazirda Sony (Zeiss) lensi kullanirken, ve aksesuarlari sony'e gore daha pahaliyken neden tercih edilir bilmiyorum. Batarya omrunde degisiklik yok, gopro hero3+ ile ayni bataryayi kullaniyor zira

Ben de buna benzer bir araç almak istiyorum ancak dediğim gibi teknik ayrıntılara çok da hakim değilim. Sony Action Cam'in ne gibi artıları var Go Pro'dan?

@sevgikusunkanadinda buyrun turkce inceleme videolari. duyuru'da satan biri vardi hatta yakin zamanda. cihazi hic kullanmamis sanirim
www.youtube.com
www.youtube.com

başka birini bulmalıyım diye düşünme sakın. bu sefer o başka birine yazık oluyor.

Soguk davranmani onermem. senin bu yogun ilginin farkindaysa ki farkindadir birden soguk davranirsan "tribe" girdi gibi dusunup o da sana birden davranislarinda sert degismeler gosterebilir ki bu durumda sen daha cok kafaya takar ve uzulursun gibi geliyor.


Onunla rutin yasadigin diyaloglara devam et ama cok uzun surmesine izin verme.( is konusmalari disindaki) kisaca olaya bakis acini degistiriceksin kolay degil ama olacak, ayni duygulari hissedecegin cok insan cikacak karsina.

git ve konuş. söyle sevdiğini, olmayacağını bile bile konuş. ucunda ölüm yok. başka türlü içinden bu enerjiyi atamıyorsun. bitki gibi muallakta gezeceksin yoksa emin ol. ama bunu yaptıktan sonra muhabbetinizi kesmen lazım. kesemiyorsan da dead cool olman lazım.

konuşmamış olmanın pişmanlığı ileride hiç mi canını acıtmayacak? eziklenme, sünepe gibi yaşayacaksın yoksa uzun süre. konuştuktan sonra reddedilmenin rahatlığı seni bambaşka bir moda sokuyor.

valla okudum. senin o kızdan uzaklaşma gibi bir şansın yok bi defa. bu yüzden kızı kendinden uzaklaştıracaksın. en iyi yol, gibip açılacan hacı. kız seni reddedecek, kız sana soğuk davranacak. sende hayata küscen. haa geri teper kız seni kabul ederse o zaman orasını bilemem.

ikinci el eski kasa megane.

boyutu sorun olmaz ise, dizel getz bakabilirsiniz. kronik sorunu yok.

eski model corsa diyorum

12'de gitsen yeter.

cenaze namazı ve defin işlemleri namazdan hemen sonra yapılır. kaçta olacağın artık sana kalmış.

öğle namazı yurdun batı kesimi için 12:00 ile 12:15 arası vakti giriyor.
ezanlar o civarda okunuyor. 20 dakika namaz sürüyor. namazdan hemen sonra cenaze namazı kılınıyor.

bulunduğun muhiti yazmamışsın.yazsaydın daha kesin konuşurduk.

hangi şehir. belli camiyle alakan olmadığı.

öğle namazından önce orada olman iyi olur. 5dk-10dk. zaten arkadaşınız cenazenin başında olacaktır. orada başsağlığı dilersin, namazlar kılındıktan sonra da gidebilirsin. mezarlık yerinde defin olduktan sonra herkes ayrılır. olmuşsun olmamışsın çok önemli değil.

cenaze namazına gelmişsin. mezarlığa gitmesen de olur. ona güceneceğini sanmam. en azından namaza zahmet etmişsin. sevabına nail olmuş olursun..

cenaze durumlarında çok yakını olmadıkça bağyanın pek camide işi olmadığı kanaatindeyim
zaten kimkime dumduma. mezarlık keza öyle.
telefonla arayıp başsağlığı dilesen bile makbule geçer bence

3 gün o ağrıyı çekip doktora gitmemiş biri olarak diyorum ki ; su iç.

bol bol su iç. sabah aç karnına limon iç bir tatlı kaşığı... eritir diyorlar.

su iç, merdiven in çık, barfiks çek, bira iç, küvette sıcak suya otur. işe, işe, işe.

yapacak başka bir şey yok. ben 1.5 senede düşürdüm 5mm taşı.

ağrı sürekli tekrarlar, normaldir.

Şuan acile geldim bir iğne yaptılar kalçadan

Oradan hemen ayrilma. Agrin gecmezse baska bir seyler de yapilabilir. Buscopan plus ile diclomec kullanabilirsin. Gunde 3 litre kadar su tuketebilirsin. Bunun yaninda bir uroloji uzmanina gitmen gerek. Ulstrason ile tasin varliginin kanitlanmasi gerek.

Ağrı ön tarafa yöneldiyse iyi; taş düşme yolunda demektir. Ağrı yüzünden duvarları tırmalarken araştırabildiğim kadarıyla, üreterde üç farklı noktada darlık varmış. Esas oralarda iken ciddi ağrı yapıyor.

Sonra mesaneye düşünce rahatlıyorsunuz.

çok geçmiş olsun, taş yerinden oynadıkça ağrı yapar, bir kaç gün en fazla bir hafta içinde düşer (genel bişi tabii ben düşüremedim misalen takılı kalmış mesane ağzında)

allah yardımcınız olsun sıcak su torbasının faydası oluyor, eğer küvetiniz varsa sıcak su doldurup içinde beklemeniz de ağrının azalmasına yardımcı olur.

bol bol sıvı tüketin, soğanı suda kaynatıp ılıkken içmek iyi geliyor diyorlar bilemiyorum. (aynı şekilde maydonuz içinde diyorlar)

taş düşene kadar ağrı normaldir. sağ ya da sol tarafta olmasının bir önemi yok (tabii böbrek taşı olduğundan eminsen, emin değilsen başka hastalıkların habercisi olabilir). bu konuda da böbrek taşı düşürme ağrısı çekip evde halının üstünde debelenmiş biri olarak buscopan plus ve bol bol tuvalete çıkmanı sağlayacak bir diyet öneririm.

o lanet ağrı, taş düşürene dek ara ara devam edecektir. ben tam 1 ay çektim, taş kırma masasından taş hafif oynamış diye kalktım. ertesi gün wc'de pıt diye bir ses ve sonrası tarif edilemez bir mutluluk. bir an önce kurtulursun umarım.

Evet son sonuçlar 6.5 mm taş olduğu ve neredeyse düşmek üzere olduğunu yönünde .

kendi kendine düşmez ise ameliyat olacakmış kendi kendine düşmesi için uğraşmaktayım herkese teşekkürler.

Otobüste boş olan yer için neden izin istediniz ki biraz garip geldi bana da kız da o yüzden öyle bakmıştır.

Ben senin yerinde olsam teklif etmeye cesaret edemezdim kank. Ama gurur yapmayacaksan konuş gitsin, sonunda ölüm yok.

Kucukarabalik artı bir. Otobüste bos koltuk yani ne alaka oturabilir mıyım demek. Ama kizin orda neden sert davrandığını anlamadım. Gereksiz olmuş. Bence sen bakismaya devam et. Bu gibi durumlarda hep ne kaybedersin ki diyorum ben. Doğru Zamanı kolla ve bi hamle yap yani.

Kucukarabalikk +1
Nasil sonuclanacagi sana bagli.

git al kızı

Yav neden sordum acikcasi ben de bilmiyorum.

Bence çok güzel yaptın aslında. Ortak bir arkadaşın falan yoksa tanışıp hoşlandığını belli etmek pek de kolay değil normalde. Halbuki sen şu an resmi olarak kızdan ilgilendiğini açık ettin. Bundan sonra gördüğünde bakış at, selam almaya çalış. Karşılık olursa yürürsün, olmazsa yapacak bişey yok.

arkadaş olmaya çalış, yanaşmıyorsa boşuna uğraşma sonra sende takıntıya dönüşmesin. zamanına yazık olur.

Emek israfı.

boşver, sil gönlünden, at gitsin.

efendi adam olma, piç adam ol git ve konuş.

long live rock n roll +1

şimdi burada platoniğin ile ilgili başka bir hikaye anlatsaydın herkes sana belli et diyecekti. sen direk belli etmişsin. kızın o tepkiyi vermesi de bence direkt bir mesaj değil. o yüzden sen tanışmanın bir yolunu bulmaya çalış. ama sakın tanışmadan gidip açılayım deme. o zaman kesin olarak reddedilirsin.

içinde kalacağına elinde patlasın. git konuş

Aynen,KATILIYORUM

+1

Çoğu zaten dandik puanlı dandik okullardan mezun, ilk 20 sıradaki üniversiteden mezun olanlar atansın da saçma sapan yerlerde bişiler okuyup öğrenciye hiç bişey vereniyecek adamlar atanmasın.

basin ve artist tayfasi manset yaptikca onlarin aglakligi bitmez.

hepinize katılıyorum kızların çoğu evden uzaklaşayım yeni şehir göreyim gezeyim tozayım diye erkeklerde, askerliği kısa yapayım kafam 4-5 yıl rahat olsun diye barajın az üstü puanlarla eğitim fakültesine gidiyor. daha okula girmeden hepsi bal gibi atanamayacağını biliyor ama okul bitince ağlamayı seviyorlar.

ya bunu diyene atar yapıyorlar ya bir de!
bu eğitim fakültelerinde ne veriyorlar bu öğrencilere de bu kafaya sahip oluyorlar ben anlamıyorum..
ben genetikçiyim senin bölümü de biliyorum biz napalım? -hayır devlet filan istediğimden değil de o zaman herkes otursun ağlasın dediğin gibi..
atanırlar bu sefer de doğu görevi dertleri başlar illa evlenip batıya gelirler, gelemezlerse ona da atar yaparlar (kuzenim 1 sene ağladı batıya gelemedim diye, devlet hem atayacak hem de izmire atayacak, keyfe bak!)

Acımasız olmak istemiyorum, işsizlik çok zor biliyorum ama bu olay tamamen goygoy. Kim bu işi başlattıysa bu işlerden anlıyor, iyi kamuoyu oluşturdu.

Osuruktan egitim alip kendilerine kadroyu hak goruyorlar.

magduriyetleri asikar, hatta bircogumuzun ayni. Ihtiyac var alim yok. Kimse onlar kadar aglamiyor , simarik cocuk gibiler.

Ama bu osuruktan egitim aldiklari gercegini degistirmiyor. Evet osuruktan.

fikrimce;
diğer bölüm mezunlarının da mutlaka ki hakkı var. ama öğretmenlerin bu kadar sesinin duyulması, bu kadrolara olan ihtiyacın çok daha göz önünde ve kanıtlanabilir bir durum olmasından kaynaklanıyor. diğer devlet dairelerine atanacak kadrolar için ihtiyaç yok diyip geçiştirebilirler. oynayabilirler. ama örgün eğitimde halen ciddi oranda öğretmen açığı var.
(öğretmen değilim olacağım da yok tarafsız taraftan sesleniyorum)
bu ülkede çoğu okul ve bölümde eğitim osuruktan allah aşkına test le geçen milyon hukukçu var, mühendisim diyip termodinamikten temel fizikten anlamayan sürüyle insan var.karşılaştırma şekli bu olmamalı

ben de işsizim, üstelik benim bölümümden devlet yılda 10 kişi alıyorsa ancak alıyor. biz napalım? biz de mi ağlayalım atanamadık diye? sadece goygoy onlarınki. ağlamakla oluyorsa ülkece ağlayalım bence.

son zamanlarda beni de rahatsız etmeye başladı, sabah dışarı çıkarken kahvaltı haberlerinde akşam eve girdiğimde akşam habelerinde hep bu atanamayan öğretmen haberleri tweetleri bıktırdı. sanki memlekette bir bunlar işsiz.
tamam bazı bunların bazı branşları hepten bitik ama çok yakın çevremde 2 örnek var, hani başkasından duysam inanamayacağım tarzda. daha bu 2014 kpss'de 70 ila atanabilen ingilizce öğretmeni bir diğeri ise aöf'ten okul öncesi bölümünden mezun olup 50küsür puan ile istanbul'a anaokulu öğretmeni atanan akrabam var. bunları gördükçe saygım hepten gidiyor..

abi devletin açtığı okul sayısı kaç? özel okul sayısı kaç? biraz da mecbur kalıyor bu çocuklar. tamam ben özel okulda öğretmenlik yapacağım desen özel okul adı üstünde "özel" en az personelle en çok karın peşinde olacak. tamam devlet her eğitim mezununa iş vermesin-zaten vermiyor da- ama en azından eğitim fakültelerinin kontenjanları azaltılabilirdi. mevcut mezunlar eritilene kadar.

editdit: ikinci mevzuya gelirsek doğu illerindeki ortamı iyileştirmek için hamleler yapılabilirdi-hakkariye atanan türkçe öğretmeni arkadaşım var. telefon çekerse 15 günde bir konuşuyor ailesiyle, zaten halk çocuğuna türkçe de öğretmek istemiyor, türkçe konuşmak da istemiyorlar-bizim oğlan da kürtçe bilmiyor! buyur burdan yak. haftada bir sokaklarda eylem var. en büyük eğlencesi bim e gitmek.

ya da doğu kökenlilere atamada öncelik sağlanabilirdi. ama doğu kökenlilerde doğuda kalmak istemiyor işin kötüsü. siirtli de izmiri istiyor muş vartolu da alanyayı istiyor. nolcak şimdi?

yanlış yerden bakıyorsunuz olaya, atanamayan öğretmenlerin değil de eğitim fakültelerine ihtiyaçtan çok fazla insan alan devletin suçudur bu. normal işleyen devletlerin geleceğe yönelik 10-20 yıllık planları olur ve o planlar doğrultusunda öğretmen ihtiyacını belirleyip ona göre fakültelerin alımlarını düzenlerler.

.... öğretmenliği okuyan insan buraya öğretmen olmak için girer. atanma ve işe alınma önceliğinin konu ile ilgisi yok, adamın işi bu, bunun için eğitim almış. ve bu işi yapıp para kazanmak istiyor haliyle. ihtiyaçtan fazla alım yapan devlete değil de, atanamayan öğretmene atarlanmak abes burada.

@kuzey li barajın az üstü puanlarla eğitim fakültesine girmek? puanlardan haberdar olalım lütfen. öğretmenliklerin çoğu, çoğu mühendislik bölümünden yüksek puanla alıyor.

atanamayan öğretmenlerin ağlaması kısmına bi öğretmen olarak ben de katılıyorum. devlet bizlere kucak açmak zorunda değil. ancak zamanında öğretmen olmayanlar ile kadroların doldurulması, yeni mezunların önünü kapattı. ayrıca kadrolardaki açık belli, devlet bütçe yetersizliği ile ucuza ücretli öğretmen çalıştırarak bu açığı kapatmaya çalışıyor vs. genelde şikayet edilen konular bunlar.

Öğretmen açığı olduğu doğrudur.

bu noktada 3. bir noktayı söylemek istiyorum:
bu insanların kaç tanesi adam akıllı öğretmenlik yapabilecek donanıma ve daha önemlisi isteğe sahip?

yani öğretmenlik yapmalarının tek sebebi garantili devlet işi, nispeten iyi maaş mı yoksa eğitme arzusu ne derecede var?

iyi maaş garantili iş herkes istiyor o noktada kınamıyorum ama tek odak noktasının o olduğuna, salla başı al maaşı tarzı öğretme sevgisi ve arzusunun olmadığından şüpheleniyorum çoğu kişide bu olaylarda.

birde evet devletin fazla kontenjan açması onların hatası ama sadece öğretmenlikte değil ki, tüm fakültelerde olan bir durum değil mi aşırı öğrenci alımı, gereksiz üniversite açılımı vesaire?

çok alakasız bölümlerden mezun olup devlet okulunda ilkokul öğretmenliği yapan insanlar tanıyorum. alakasız derken su ürünleri, ziraat, ofis yönetimi gibi çok çok alakasız bölümlerden bahsediyorum. aynı şekilde okul öncesi öğretmenlik yapan hatunlar var. başka başka bölümlerden mezun oysa. şimdi bu bölümlere neden alanında iyi ya da kötü eğitim almış öğretmenler atanmıyor? bunu da bi düşünmek lazım.

Net rakamlar aklımda değil ama yaklaşık veriyorum. Kadro açığı 140 binken 40 bin atama yapılıyor, kalan 100 binin bi kısmına ücretli öğretmen alımı yapılıyor ve ücretliler kadrolunun üçte biri maaşla çalışıyor. böylece bütçeden daha az çıktı oluyor. Üstelik atama bekleyen zibilyon tane birikmiş kitle varken eğitim fakültesi kontenjanları arttırılıyor. Nereden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça.

Çok fazla öğretmen açığı da var. Devletin görevi her mezuna iş bulmak değil, öğretmen açığını kapatmak, bu belli bir beklenti yaratıyor. Özel okullar ve kurslara göre çok daha az iş yaparak daha iyi kazanma imkanı ve devlet güvencesi de azımsanacak tarzda imkanlar değil tabii.

@efrasiyab
bu ülkede çoğu okul ve bölümde eğitim osuruktan allah aşkına test le geçen milyon hukukçu var, mühendisim diyip termodinamikten temel fizikten anlamayan sürüyle insan var.karşılaştırma şekli bu olmamalı.
ve yine bu ülkede kaç kişi gerçekten yetkin olduğu yada istediği için işe kabul ediliyor. kim istediği işi yapıyor? kim garanti maaş istemiyor ki?
özel sektörde de olay sadece kendini iyi pazarlayabilmekten ibaret değil mi zaten?

devlet her köşe başına üniversite açacağına kontenjanları düşürsün bi zahmet . herkes 4 senelik okul bitirmek zorunda değil. bu algıdan kurtulmalı.

Iibf diye bi gercek var.

orgun egitim yok yaygin egitim kac bin mezun var bir fikriniz var mi?

Her yil kontenjanlar artiyor ama her yil.
iki kisiden biri isletmeci.

Aglayan var mi , yok gibi bise . Neden, issiz kalacak biliyor zaten, sansa belki diyor.

Ee ogretmenlerin de ayni durum.

dogu mevzusu apayri bomba.

doktorlar da ayni boku yiyor mesela.
Diplomamiza el koydular uhuhuhu .
Bi zahmet defolun.
Hepinize izmirde kadro acicak devlet bekleyin.

kpss yi kompile kaldırıp öğretmenleri mezuniyet yılına göre atarsın bu dert biter. herkes de sırası gelene kadar özelde çalıssın. senelerce calısmıyor insanlar kpss yuzunden.

bir de 10000 öogretmen calısmadan maas alıyormus.

@partizan o nasıl oluyor çalışmadan maaş alan 10bin kişi?

eş durumuyla dogudan batıya geliyormus ihtiyac fazlası oluyormus bir de 4 artı 4 sistemiyle sınıf ogretmenlerinde baya boşa çıkma olmuş. sozlukte okudum dogru mu emin değilim ama doğrudur muhtemelen.

bedelli askerlik gibi bişey oldu bu da, devamlı atama goygoyu.

hadi 4 sene önceki adam girerken bilmiyordu desek şu an girenler atama sorunu olduğunu bile bile giriyorlar.

doğuda öğretmen açığı, batıda ise norm fazlası var.

@mellifica bazı bölümlerin puanları yüksek ama düşük olanlarda var.

www.derszamani.net

www.derszamani.net

www.butunsinavlar.com

www.derszamani.net

merhaba. öğretmenim ben. bunların götünü yırttıkları eğitim fakültesi bana osuruk gibi geldi. bir tane bile alttan ders bırakmadan bitirdim bölümü. çalışmak için götlerini yırtıp atanamadıkları kpss'ye dersaneye gitmeden öylesine girdim ve atandım. doğudayım şu an ama fazla kolaydı yani her şey. hayat cidden fazla kolay geldi. seneye istifa etmeyi düşünüyorum çünkü o kadar mal insanlarla muhatap oluyorum ki.

bunların derdi eğitim falan değil aydan aya düzenli maaş almak bi de ders aralarında çay içmek. "bu senede atanamadım annem" diye pankart açan edebiyat öğretmeninin amına koyim mesela. de'leri ayırmayı bilmiyorsan demek ki bir ülkenin geleceğinin emanet edileceği kadar bilgi ve kültürden yoksunsun, demek ki insan gibi kitap okumamışsın yani.

bakın 12 kişi falanız, okulumda ders dışında sadece 1 öğretmenin elinde kitap gördüm. o kadar boş insanlar ki. atanamayın abi. yani siktiriboktan bir sınavı geçmek için gereken gerekli zeka, genel kültür ve alan bilgisinden yoksunsan atanama. tabi kendi bölümüm için konuşuyorum taban 69du bizde. ben de 71 ile geldim zaten.

kendini geliştirmeye kapalıysan, banka çalışanı gibi oturup çay içip solitaire oynayıp duracaksan atanma yani.

ha bir de ücretli öğretmen köleliği var ki, bu da bizim türk eğitim sisteminden hiçbir sikim olmayacağının en büyük kanıtı.

şahsi fikrim eğitim komple özele geçsin. özelde az maaş veriyorlar ama çocuklar zehir gibi oluyor zehir. özel şartları iyileştirilsin ve eğitim özelleştirilsin bu banka çalışanı zihniyetlilere kalmasın bundan yanayım.

içinizde nasıl bir kin var anlamıyorum, gerçekten anlamak da zor. öğretmen değilim onu belirterek başlayayım. aranızdan bir tanesi barajın az üzerinde demiş eğitim fakülteleri puanları için. Son beş yılı bilmiyorum, ama öncesinde eğitim fakültelerinin puanları ülkedeki bir çok işletme fakültesinden yüksekti, 2001 kriz döneminde mühendislik fakültelerinden de yüksekti.

soruyu soran arkadaşın yönlendirmeli üslubundan dolayı niyetinden şüpheliyim, ona takılmıyorum. ama bir insan bir üniversiteyi bir meslek icra etmek için seçer. meslek oradan yola çıkarak iş dediğimiz şey, ücretli çalışanlar için hayati bir meseledir. Bu aklımızda olsun, ayrıca elimizdeki verili sistemde ücretli çalışan dediğimiz kişi üretim aracına sahip olmayan elinde sadece üretim bilgisi olan kişidir. Yani siz bir mesleği seçip o mesleği üreteceğiniz bir alan bulamadığınızda yaşamsal fonksiyonlarınız tehlikede demektir.

Öğretmenlik okuyanlar bu sarmalın neresinde peki? Öncelikle eğitim fakülteleri ülkenin eğitim planlamasına göre mi açılıyor diye sorarak başlayacak olursak, ülkenin bir eğitim planlaması olmadığı için bu sorunun yanıtı doğrudan negatif olacaktır. peki eğitimin üretim yeri ağırlıklı olarak devletin tekelinde midir? buna da cevabımız olumlu olacaktır. hatta dershanelerin kapanmasıyla neredeyse tek patron haline gelecek bir durum mevcut.

İnsanlar üniversiteleri neden seçerler, bu sorunun cevabı bir tane değil tabi ki, onlarca cevabı var; ancak makul cevaplardan bir tanesi, meslek edinme/meslek edinebilme ehliyetini almaktır. yani siz verili sistemde bir meslek edinmek için bir üniversiteye gidebilir ve çıkınca bu mesleği yapabilme ehliyeti alırsınız.

Toplamda elimizde ne var, bir patron var, eğitim sistemi tamamen onun elinin altında. bu mesleği seçeceklerin sayısını belirliyor, ayrıca maliyeti düşürmek için insani koşulların altında çalıştırdığı ve yüksek oranda sömürdüğü ve gün be gün sistemleştirdiği "ücretli öğretmenlik" diye bir nevi taşeron uygulaması var. Bir insan var, meslek olarak -şu ya da bu amaçla, patronun planlamasına güvenerek vs.- öğretmenliği seçiyor, mezun olduğunda bu mesleğini icra edebilmek için yıllarca patronun kapısında bekliyor. Bu süreçte dershane patronlarının ücretli öğretmenliği aratmayan koşullarında, ya da devletin ücretli öğretmenlik uygulamasında çile dolduruyor.

Bu koşullardaki bir insana, öğretmenlikten başka iş mi yok da diyebilirsiniz tabi, ama bu söylem haklı ve mazlum olanın yanında olmaktan uzak bir bakış açısıdır. Üretim aracından yoksun bir insan emeğine yabancılaşırken, bilgisini edindiği mesleği icra edemeyen insan ürettiği şeye toptan yabancıdır, haliyle bunun sonucu da bireysel olarak mutsuzluk, toplamda da mutsuz edilmiş kitlelerdir. Ek olarak, ekonomik-toplumsal sistem bize bir meslekte uzmanlaşmayı salık verir, yanisi misal mesleki şoförlük için bunun okulunu oku/bilgisini edin öyle gel derken, ehliyetini aldığı mesleği icra edemeyen kişiye "git bankacılık yap o zaman" demek sistemin kendisiyle çeliştiği bir noktadır.

Mazluma vurmadan önce zalime vurmayı zul sayan yerlerinizden öpüyorum.

Ek : MEB'in 2013-2014 verilerine göre, MEB'bağlı öğretmen sayısı 1.189.857 iken Özel öğretimdeki öğretmen sayısı 86.766 olarak görünüyor. Bu rakamlardan özel kurumların cılızlığı ve patronun tekliği yeterince anlaşılıyordur sanırım.
link : sgb.meb.gov.tr

yarama basıldı işte bak. yarama basan @efrasiyab87 sen değilsin bu arada.)

3) şimdi eğitim fakültesinde fikrimce açık olan tek alan pdr. geriye kalanın neredeyse tek seçeneği öğretmenlik. işletme okuyanı düşünelim, adam atanamıyorummm diye haykırsa kimse çok umursamaz çünkü özelde devletin çok farklı kurumlarda çeşitli iş alanları var. ya da iktisat için konuşalım hem bankada, hem hazinede çalışabilir yetmez başbakanlığa gider kaymakam olur hatta idari hakim bile olur. ama öğretmen? en fazla kurs açar, dersanede çalışır başka seçenek? o yüzden tek beklenti devletten sesleri o yüzden bu kadar toplu ve gür çıkıyor.

1 ve 2) kesinlikle devletin öyle bir garantisi yok. devletin suçu şurada, puan sınırlaması getirmiyor. ya da atanamayan bölümlerin kontenjanını azaltma vs yapmıyor. hatta önü açık bir bölüm varsa üzerine gidip 2. öğretim açıp özel üniversitede izin verip cılkını çıkarıyorlar. sonra ihtiyaç bitiyor o açılan bölümler mezun vermeye devam ediyor ve açıkta kalmalar, isyanlar baş gösteriyor.

ama daha çok suçu o bölüme gidende buluyorum ben. misal adam kazanıp felsefeye gidiyor. türkiye için konuşuyorum felsefe mezunları boş. boş yani ortada maalesef. niye gidiyorsun arkadaşım? mezun oluyor ağlamaya başlıyor işte ben burada kızıyorum. 18 yaşında tercih yaparken bunu düşünmedin mi? neden geldin bu bölüme. maddi bir beklenti de varsa sadece ilgiyle üniversiteye gelinmiyor. geçen felsefeci arkadaşın biri mecliste ağlıyor, bak sen duygu sömrüsüne. isteği rehberlik birimine atanmak yani alan dışı. e sen neden geldin güzel kzım ne alaka? hiç mi düşünmedin bir sonraki adımı? çoğu öğretmenliğin önü kapalı şu an. birçok mezun var. bile bile kendini yakıp sonra bağırıp çağırmak boş geliyor açık söyleyeyim.

ha ama misal sınıf öğretmenlerine üzülüyorum. okurken bir anda 4+4+4 geldi sınıfçılar tak diye ortada kaldı. bu konuda her türlü tekilerine destek veririm. çünkü ülkemizin güzel sistemi onlara böyle bir haksızlık yaptı.

edit cevabı) yeni bir tasarı var gündemde. kesin değil, tasarı. deneyimli öğretmenlerin doğuya, yeni öğretmenler batıya gönderilmesi söz konusu. sebep olarak şu gösteriliyor, ilk öğretmenlik yıllarında doğuda zor şartlarda kalan deneyimsz öğretmenler çareyi kaçmakta buluyor çünkü hem mesleğin verdiği deneyimsizlik hem şartların kötü oluşu onları daha fazla etkiliyor. deneyimli öğretmenlerin doğuda daha faydalı olacağı düşünülüyor.

düşünmediğin noktalar var, haksızsın diyen varsa saldırmadan belirtsin memnun olurum.

## cevaplara azıcık göz attım. puanlar değişken. hukuk fakültesiyle eşdeğer puanlı fakülteler de var düşük olanlar da. sadece öğretmen değil aynı zamanda eğitim sisteminin iyileştirilmesi isteniyorsa bir ülkede, en çok eğitim fakülteleri göz önüne alınmalı. misal sırf toplum önünde öğretmenliğin küçümsenmesini engellemek ve bu küçümsemeye sebep olan şeyleri ortadan kaldırmak için eğitim fakültelerine %10luk dilim alınsın bakalım. (puan açısından yaklaşıldığı için sadece bu açıdan bakıyorum)

seçim dönemlerinde 30 bin, 40 bin, 50 bin gibi atamalar oluyor. bu da insanlarda bir beklenti oluşturuyor. ha devlet bunları atamak zorunda değilse atamasın o zaman. insanlarda atanma beklentisi olmayacağı için ortalıkta ağlayan zırlayan insan görmeyiz. yani burda azarlanması ve aşağılanması gereken devletin kendisidir.
osuruktan eğitim ve eğitim aşkına hiç girmeyelim. öğretmen olmanın ölçütleri bellidir ve o yeterliliklere sahip olanlar atanır. öğretmen olarak atanmak için eğitim aşkı diye bir şart yok.

eğer devletin bi planlaması varsa (ki devletimizin pek planlı programlı iş yapmadığını hepimiz biliyoruz) bu planın uzun vadede herşeyi özelleştirmek olduğunun farkında olmalı insanlar o zaman değil mi?
pek çok kit satıldı, mesela demiryollarını bile işletme bakımından özelleştirecekler en fazla 10 senesi var
devlet okullarda da özel payını artırmak istiyor illa ki artacak o pay - o zaman olacakları da göreceğiz yaşarsak.
sağlık aynı şekilde
hayır yani "benim tek işverenim devlet başka iş şansım yok" ne demektir? okuma arkadaş o zaman git başka bölüm oku. bizim firmada sekreter kız maden müh. mezunuydu. madenden mezun erkekler bile işsizken bu makyajından gezmesinden ödün vermez bi hatun, ölse şantiyede çalışamaz filan. ama hiç de devlet bizi atamıyor atarlarında değildi ben 4 sene izmirde aileden uzak kalmak için yazdım, sevgilimle gezdim bol bol okurken derdi. böyle desinler canımı yesinler...
evet, açık var evet keşke daha çok, daha adil alım yapsalar 3bin din öğretmeni 3 tane fizik öğretmeni almasalar, alakasız bölümlerden mezunları çalıştırmasalar (ki imam olup sağlık müdürlüğünde birim müdürü olan adamlar da var sanki tek alakasız personel MEBde mi çalışıyor?) ben devletimiz süper iş yapıyor demiyorum...hatta herkes de hak talep etsin, herkes örgütlensin ama
gel gör ki öğretmenlerde kafalar çok acaip -geneli için-benim anlamadığım bu, sadece "anlamıyorum" diyorum yoksa kin niye güdeyim canım o kadar mı kararmış kalbim?
anlamıyorum mesela benim sülalem öğretmen yengem 3. sınıf, ilk okul 3. sınıf, öğrencisine "tabi, ben de baba parasıyla ekmek elden su gölden yaşasam ben de keyfime bakarım" diyor. tek derdi çalışmasa, maaşını alsa, yese yatsa, bu. bu kadın öğretmen ve evet bu kadın da atanır atanmaz cumhurbaşkanı olmuş triplerine girdi havalar binbesyüzdü, 1 dönem çalışmadan hemen nikahı kıyıp batıya geldi öylece ortada bıraktı öğrencilerini.... ve 1 gıdım ders anlattığını filan da düşünmüyorum, yazık oluyor öğrencilerine...
bu kadar boş beleş insanlar ama niyeyse öncelik bekliyorlar devlet zaten 3 tane normal memur alıyorsa 3bin tane öğretmen alıyor arkadaş, daha neyine ağlıyonuz?

+1 aynen katıldım.

Bir konuya daha değineyim, hak arama işinin "zırlama" şeklinde yansıtılması, işin dramatize edilmesi medyanın geleneksel yanlı tutumunun bir parçasıdır. Zira hak arama mücadelesini siz drmatize ederek halka yansıtıp sonrasında atama haberi verdiğinizde, "müşfik ve merhametli patron bu garibanları sevindirdi" imajını yaratırsınız ve işin hak arama boyutunu, mücadele boyutunu maskelemiş olursunuz. maskeleme medyamızın en iyi bildiği iştir, hamdolsun.

ya şöyle bir şey var, zaten enbaştan olay "hak" mevzusu olayı.

öğretmenlerin "atanma hakkı" şeklinde bir olay nereden nasıl geliyor?

yani atansınlar, boş kadro kalmasın ona tamam da,

deafult olarak gelen bir "atanma hakkı" nedir yani?

niye öyle bir hak var, benim üniversitemde niye yok? ben tüm öğretmenliklerden fazla puan yaptım, yabancı dilim YDSde A grubunda, neden ben değilde öğretmenin böyle bir "hakkı" var, bana niye yok o zaman?

(şikayet etmiyorum ben zaten kendi işimi yoluna koydum büyük ölçüde ama soruyorum niye?)

Bu durumun neden "hak" olduğunu yukarıdaki daha uzun yanıtta anlatmaya çalıştım. Bu durum yaşam hakkıyla birebir bağlantılı bir şeydir. Çalışma bir haktır, eğer çalışacağım meslek tek bir patronun elindeyse, bu patronun adı devletse, bu devlet sosyal olduğunu iddia eden bir devletse, benim kendi mesleğimde çalışmamı sağlamak zorunda o zaman. Eğer -bundan 5-6 sene sonra olacağı gibi- eğitim çalışanları büyük oranda özel okullarda çalışıyor olsalardı, o zaman atanma bir hak olmayabilirdi, o zaman farklı konuları konuşuyor olurduk.

Öğretmenliğin maden mühendisliğinden ayrılan yanı da burada, burada alım yapanla alması gereken sayıyı planlayan tüzel kişilik aynı. Devlet bir ülkede kaç maden mühendisine ihtiyaç olduğunu kestiremeyebilir, ama kaç öğretmene ihtiyacı olduğu, gelecek yıllarda kaç öğretmene ihtiyacı olacağı adı gibi bileceği/bildiği bir şeydir.

hocam yapmayın allah aşkına
tüm maden rödövanslarını devlet veriyor...
ve dünyada gerekli maden müh. sayısı bile belli sene olmuş 2014, türkiye tek başına tüm dünyada gerekenden fazla maden müh. yetiştiriyor.

özel okullarda çalışamıyor mu bu atanamayan öğretmenler? biz devlette atama alamıyoruz, özele girmek için kırk bin takla atıyoruz, bu öğretmenlerin bizden fazlası ne? özel okulda çalışmak zor mu geliyor? gelsinler de özel sektördeki fabrikaların çalışma şartlarını incelesinler. e bi zahmet kendilerinden ödün versinler biraz, "hem devlet bana baksın hem ben minimumda çalışayım"la dönmüyor her ev.

@devilred özel okulda çalışan öğretmen sayılarını yukarıda yazdım. bu sayılar toplama göre çok az neredeyse %5i felan. yani tek sorun özel okulların çalışma koşulları değil, oradaki kadro meselesi.

Son bir ek de toplam işsizlik sayısı ile ilgili, ona değineni görmedim. Devlet düzgün planlama yapsa şu anki öğretmen işsizler, işletmeci, mühendis, avukat olarak işsiz kalacaklardı diyorsanız, hak verirrim elbette, ancak bu durum şu anki koşullarda devletin mağduriyet yarattığı gerçeğini değiştirmiyor.

Edit : hacılar, bu noktaya kadar derdimi anlatabildiğimi düşünüyorum, daha fazla devam edemeyeceğim bu tartışmaya, hadi iyi geceler.

tamamen katılıyorum hocam.

- bir kere devlet bir anda öğretmen alım şeklini tamamen değiştirmedi. lan zaten alınan öğretmen ve KPSS puanları yaklaşık olarak ortada. kaldı ki çoğu alanda öğretmen ihtiyacı olduğu da pek söylenemez. öyle sanıyorum doğuda sınıf öğretmeni açığı var ki; ilkokul 4 yıla düşürülerek bu açık azaltılmaya çalışıldı. şimdi de rotasyon getirilip batıdaki ihtiyaç fazlası öğretmenler doğuya nakledilecek.

- memlekette öğretmen olarak mezunların halini görüyorum. ingilizce öğretmeni ingilizce konuşamıyor lan... yds'ye girip 70 alamayan ingilizce öğretmenliği mezunu var aga.
- eğitim fakülteleri uyduruk. bacım yılda 6 ay okuyarak 4 yılda bütsüz uzatmasız bitirdi ordan biliyorum. ha çabalarsan uzatır mundar edersin tabi o ayrı. olayın zekadan çok sorumluluk duygusu ile ilgisi var.

tamam öğretmenlik kutsaldır falan ama bokunu da çıkarmayalım lütfen. çoğu bölümün de kadrosu dolu; bunu bilerek giriyorlar fakülteye. kimse kimseyi zorla okula sokmuyor. kpss de nerdeyse 10 yıldır var olan bir sınav. işsiz kalanlar başka bir alanda tekrar üniversite okuyabilir bence.

Eğitim fak. Mezunuyum meslek lisesi çıkışlı olduğum icin mecbur gittim ilk gün eşşek baglasan mezun olur burdan diyip ise basladim çalıştım atanmayi hiç dusunmedim arkadaşlar atandı atanamayan polis oldu bi süre de agladilar. İşin özeti boş gezenin boş tayfası tipler

her gün duş alıyorum, günaşırı saçımı da yıkıyorum.

koku derken? ter kokusuysa kristal deodorant kullanabilirsin kimyasal değil.

evden çıkmazsam kışın 2-3 günde bir.

yoksa 2 günde bir.

yazın da genelde günde 1.

Cok baharatli acili sarimsakli seyler yiyorsan azalt biraz. Koku yapar baharat, bakiniz hintliler.

ha bizde 3 cesit baharat var hintliler elvan cesitini kullanir ama, baharat teninin kokusunu agirlastirir.

ter kokusuysa beslenme alışkanlığınızı gözden geçirin bi. spor da yaptığım için, kışın haftada 4-5 gün duş alıyorum. yazın hemen hemen her gün en kötü 2 günde 1.

yazın her gün. kışın ne zaman spora gidersem ki haftada 4 kere gidiyorum.

Saat başı banyo yaparım. su benim icin bir yaşam stili.

yaz-kis fark etmez her gun dus alirim. deodrant ve deostick kullaniyorum. ter kokmam.

banyo ssonrası pamuğa elma sirkesi sürüp koltukaltınızı silmeyi deneyin. ama giysinize bulaşmasın.

bir alternatif de karbonatla koltukaltını ovuşturmak. ama tahriş ediyor biraz.
,kimyasala ben de karşıyım ama her gün banyo yapsan da özellikle yazın ter kokusu olur kullanmazsan bir şey.

bazı insanlarda öyle oluyor. iri bi arkadaşım vardı 30 cm etrafı leş gibi kokuyordu çocuğun. metabolizma kaynaklı, bi doktora görün belki çaresi vardır.

her gün. yazın zaman zaman günde iki kez. deodorant kullanıyorum. kimyasal diye bi zararını görmedim.

ter kokusundan şikayetçiyseniz, deotak krem i bir deneyin. başaralı bir ürün.

bazı insanlar koltukaltlarına limon sürüyorlar. hatta bunu yapan bir arkadaşım da var. dene istersen. ben henüz denemedim.

roc keops stick kullan.

paraben alkol aluminyum sıfır

Olur da götürürseniz ve itiraz ederlerse "Kurallar arasında anahtarlık yazıyor, anahtar yazmıyor. Anahtar yasak olsaydı anahtarlığı yazan onu da yazardı. Ayrıca tek başıma yaşıyorum, anahtarı bulundurmak zorundayım," dersiniz. Anahtarlık yazıyor ama anahtar yazmıyorsa anahtarın serbest olması gerek.

araba anahtarını çorabında içine ayağımın tabanına sokarak girmiştim. bağcıkları bağlamazsanız kolay oluyor.

eskiden anahtar yazıyordu sanırım, kaldırmış olabilirler anahtar için o uygulamayı.

Ne kadar saçma ya, çanta da yasak. Çantayı götüme mi sokayım ben? Beylikdüzünden kadıköye sınava gidicem.

kapıönü emanetçilerine 2 liradan bırakırsın.

mezar çöker normalde ondan öyle demişlerdir, oturması açısıdan.

copy paste+1

Başın sağolsun. Taş değil de, erken yapılan mezarlar çökebiliyormuş. Yani yanlarda falan da mermer varsa asıl sıkıntı oymuş. Eskiden 1 yıl geçmeden yapılmazmış ama geçenlerde biz de 1 ay geçmeden yaptırdık. Bi şey olmaz muhtemelen.

umarim cokme olmaz :/
@charles
Sizde cokme olmadi degil mi?

çöker

Öncelikle başınız saolsun.

Toprağın yağan yağmurlarla vs sıkılaşmasını bekliyorlar, yani bize öyle demişlerdi babaannemi kaybettiğimizde.

köy mezarı ise kesin çöker, büyükşehirlerdekiler genelde beton bloklar içine naaş konulduğu için az da olsa çökme yapacaktır.

köy mezari degil.
Hemen yanda defnedilenlerin(ayni gun) bizden once yapilmis.
moralim bozuldu suan coker dediniz.

Kazılmış toprak henüz gevşek haldeyken; üstünde yağmur yağmadan rüzgar esmeden, yani gerçek sertliğine ve formuna kavuşmadan mezar taşı koyduğunuzda, bu ağırlığa hazır olmayan toprak çökebiliyor ne yazık ki. Umarım böyle bir sorun yaşamazsınız.

Çökerse çöksün dünyanın sonu değil alırsınız 8-10 torba toprak dökersiniz tekrar üzerine.

Siz çökmesinden değil çatlamasından korkun bence ama köy mezarı değil dediniz, büyükşehirlerde zaten olması gereken şekilde beton atılarak yapılıyo. Beton temel atıldığı için de çatlama falan olmaz.

@Kegums
aynen beton atilmisti. betonla kapattilar ustunu mezarin. Mezar tasi betonun ustune yapildi. Cokme degilde, catlama olmasin dedigin gibi.

Very big cat sakin moralini bozma.

Bundan 4-5 sene once dedem koyden bi kankasini kaybetti. adamin da kimi kimsesi yoktu mezari dedem yaptirdi. Yarin obur gun bana da bi sey olur kimse ugrasmaz dusuncesiyle beklemeyip erkenden 1-2 ay sonra mezari beton attirarak yaptirdi. Koy yerinde her hafta cenaze tecrubesi olan adam yani sonucta, oyle uydurma bi uygulama degil bu. Toprak coktukce de bahceden toprak goturup atmisti iyi hatirliyorum. Ben bayramlarda goruyorum o mezari hala sapasaglam. Kafana takma. Bu arada basin sagolsun. iyi aksamlar.

Duyduğuma göre Merkez Bankasına dilekçe yazılıyormuş herhangi bir borcum ya da icra vb.durumum kalmadığı için sistemlerinizdeki bilgilerin güncellenmesini istiyorum gibi bi'şeyler. Bütün bankalar oraya bilgi verip oradan kontrol ediyor çünkü.

zaten borçlarınızın ödendiği, kalmadığı sistemde gözüküyordur. buna rağmen halen puanınız düşükse, kartınızı düşük limitte çıkmasını talep edin, yüksek limit isteyip şansınızı zorlamayın. daha sonra ekstreleriniz geldikçe düzenli ödemelerinizle birlikte puanınız yükselecektir. yani o puan bir an da 200-300 puan artmaz. zamana yaymalısınız.

Bankada sistemden bakıyorlar düzenli ödemeler yükseltiyor bildiğim

aynen öyle dostum...

üniversite bitti. aynen doğru

bence hiç alakası yok, kanmayın böyle şeylere.

doğru değil. hayat üniden sonra başlıyor bence. daha ne kızlar görüp beğeneceksin. üni hikaye. kasma.

Mezun olman üniversiteli kızlarla takılamayacağın manasına gelmiyor. Hatta tersine, yaşın ilerlemesi olumlu etki yapıyor. Acele etme derim. Ama sevdiğin kızı bulduysan da sırf "henüz yaşım genç, ben hayatımı yaşayacağım" diye de elinin tersi ile itme.

Bunu diyen adamın en büyük amacı askerlik biter bitmez kpss kasıp, memur olup, en geç 2 yıl içinde evlenmektir. İnanmayın böyle hurafelere. Babadan aldığı harçlıkla, belediye bursuyla yaşayan adamın bulduğu sevgiliden nolcak allasen. Dışarısı daha gerçek, daha ciddi.

aynen öyle

tarihi bir yıl kadar geçen nufüs cüzdanı nasıl oluyormuş? kullanım süresi mi var kimliklerin anlamadım?

@copy paste: Bildiğim kadarıyla 10 yıl geçerli nüfus cüzdanları.

tarih olayını hiç duymadım, zannetmiyorum da.

nufus cuzdanlari sureli mi gecerli. son kullanma tarihi mi varmis. alla alla ilk defa duyuyorum.

cok yipranmis oldugu icin degistirin diyor olmasinlar?

bence az biraz daha beklein, nufus cuzdanlari komple degisecek, cipli sisteme gecilcek diyolar. o zaman degistirirsiniz. hem iki kere gotunuzu kaldirmamis olursunuz hem de iki kere para vermmes olursunuz.

cok cok cok yipranddiysa sinava giriste sorun cikarabilir yalniz, ehliyetiniz de yaninda bulunsun.

yok illa degistircm diyosaniz seri numarasi falan bakilmaz zaten sinavda. rahatlikla degistirebilirsiniz.

edit: www.nvi.gov.tr
kendi sitelerinde bile son gecerlilik tarihi diye bisey yok.

bu arada;

süresi olmasa da yeniletmek ucuz ve basit bir iş. yani toplam 10dk almıyordu kaymakamlıkta nüfus müdürlüğünde. yani isterseniz de yaptırın. kütük önemsiz bulunduğunuz yerdeki nüfus müd yapar. aklınıza takılmasın. seri no vs takibi yok zaten sınavda. girersiniz öyle.

Cevaplar için çok teşekkür ederim! Sanırım kritik nokta fotoğraf çünkü 14 yaşındaki halim var nüfus cüzdanında şimdi 25 yaşındayım, resmi benzetemedikleri için problem çıkıyor genelde.

ahaha çok güldüm. Varol.
Hatun milleti böyledir. düşünme ve sorgulama.

eee, abi çok belli ki kız, kıronun tekiymiş. olgun bir insan değilmiş. ister miydin böyle biriyle ilişki yaşamayı? senin ona bahsettiğin duygularına cevaben böyle bir tepki veren biri asla kayıp değildir. bir şey kaybetmiş değilsin yani. daaha önce tanımıyordun belki ama bu davranışı kişiliğine dair oldukça çarpıcı bir ipucu.
sheakspear'in çok sevdiğim bir sözü var:

'' güzel bulduğumuz bedenlere idealimizdeki ruhları koyup aşık olduğumuzu sanıyoruz''

seni cezbeden varlığıydı. kişiliğiyse şimdi ortada işte. ama dur, ben söylim: sen onu hep masalsı bir kadın olarak düşündün, zihninde onu mitik bir tanrıça figürü gibi tasarladın ister istemez, değil mi? hep böyle olur bu.

kendi kaybetti kardeş boşver.

o değil de daha önceden bir selâmlaşma falan da mı yoktu, sadece bakışma mı?

O ifadeyi çoğu arkadaşım yanlışlıkla yolluyo sohbette. Sanırım çok ortada bi yerde. Belki o da yanlışlıkla yollamıştır, dalga amaçlı değil. Öyle yollayınca da engellemek zorunda kalmıştır yanlış anlamaman için.

Oy...

Kadınım ama ben de anlamadım neden böyle bir şey yaptığını. Boşver düşünme, sana ilgisi yokmuş, bu sebeple de resmen ''oldu canım.'' minvalinde cevap vermiş. :/

salla gitsin.

karı milleti kompleks ve anlaşılmaz değil, küçük hesapların peşinde koşan, "kim ne der" psikolojisinin köpeği olmuş ruh hastası, aşırı obsesif bir cins.

@revani

daha önceden şekspir'in dediğini yapardım ama bu sefer idealimdeki ruhu filan koymadım. sadece büyük bir arzu duydum. çekim denen şeyi ilk kez bu hatun sayesinde hissettim. sadece sahip olmak istersin bazen, bedenin arzudan yanar söndüremezsin, öyle bir durumdu. çokça saçma belki dediklerim yaptıklarım ve hissettiklerim ama olan oldu.

Bundan sonra ipleme malum kişiyi hocam, geç gitsin. Kadın milleti şöyledir böyledirden ziyade basit bir insan davranışı göstermiş bu yüzden dikkate alınmaya bile değmez. Tabii iş yerindeki konumlarınızı bilemeyeceğimden en azından ilişkinizi en profesyonel düzeyde yaşamınızı öneririm bundan sonra(ortak bir proje olur sen şunu yap o şunu yapsın sonra hadi eyvallah). Tabii en profesyonel şekilden kastım düşmanca tavırlar değil,kesinlikle uzak durulmalı bu tip davranışlardan, bu sefer de bu basit arkadaşın egosu şişer(evet her türlü şişer o).

Hee bu sefer de "yahu bunda bir gariplik var neden ilgi göremiyorum"a getirip olayı, üstüne düşmeye başlayabilir. Bundan sonrası senin hayal gücüne kalmış.

Kesinlikle değmeyecek bir insan hakkında uzun bile yazdım hocam tekrar ediyorum geçin gitsin.

@okuyamıyom
yanlışlıkla koymuş olabilir ama ufak bir cümle onu geçtim kelime yollayabilirdi ve yollamalıydı. eğer yanlışlıkla koyduysa, hiçbir şey demeden çat diye üstümü çizmiş olur, o daha da kötü. yani o kadar sikimde değilsin ki demek istemiş belki de.

@kaymak...

klişe bir film sahnesi gibi oldu ama 1 saat önce arabayla yarım saat tur atıp, orrosspuuuuu diye haykırdım biliyor musun defalarca. sonra üstüne masumiyet filminde haluk bilginer'in orrosspuu diyişini izledim. bu işlerde evet de var hayır da ama böylesi tam bir orrospuluk gibiydi.

@okuyamıyom ben ya.

kardeş sen hayata hep böyle pozitif mi bakıyorsun? yaş kaç 12 mi?

Smiley'i görünce seni zerre istemediğini anladım ben?
Nasıl olumlu düşündün bunu inanamadım.

Kız sana ''saol cnm yha tipim deilsnn' .ss' numarası çekmiş. Hiiç üzülme, basit insanmış, başka kızlara bak ;)

haketmişsin hocam kusura bakma aşkından kıvrandığın kişiye böyle maille, facebookla uğraşacağına alıp karşına konuşsaydın ya iki dakika. Belki kekeleycek, heyecanlanacktın ama kız belki de samimiyetine inanacaktı. O kıza facebooktan günde 10 arkadaşlık isteği, tanışma mesajı geliyor belki. Ne farkın kaldı ötekilerden?

edit: adam sorunlu çıktı, orospu diye arabayla bağıra bağıra geziyormuş. Kız oldu ya evet dedi diyelim Yarın öbür gün sudan sebeple tartışsanız "Ben seni maille, facebookla tavlamıştım zaten, orospu" diye bağırmayacağın ne malum

@ferdo salaklığını yüzüne vuracağım: orospu demeyeydin iyiydi!!!

''ay yazık çocuğa'' diyordum iki dakika önce, şimdi bu kelimeyi sırf seni reddeden ve iki kelam bile etmediğin bir kadın için ve bir de değer verdiğini iddia ettiğin biri için kullanabiliyorsan, bir cacık olmaz senden. senin beceriksizliğinmiş bir sene boyunca yanına yanaşamamak, kadının ne yapmasını bekliyorsun, ya evet canım tabi neden olmasın, tanışıp koklaşalım demesini mi? bırak allah aşkına! gerçek hayata geri dönün, orospu demiş bir de!

Ayı gibi kesişme imkanının olması, ama konuşamayacak pozisyonda olmak saçma. O yüzden bundan adam olmaz demiştir bence. Cesaretin olmadığını üdşünmüş ve etkilenmemiş.

Yine de yaptığı doğru mu? Hayır. Bence ucuz kurtulmuşsun.

@never..

her dakika başı gördüğüm, ortak arkadaşım olan biri değildi ki. girişken bir insan sayılırım normalde ama bu beni aşan bir durumdu.

belki ilk mailden sonraki o uzun bakışlarda yüz yüze derdini anlatmanı istedi ama senden bir adım gelmeyince bundan bir cacık olmaz diyerek engellemiş olabilir

@kaymak...

haha deme öyle, kınama.bir bok olmaz benden orası doğru ama bu benim gevşek ve karaktersiz olduğumu göstermez. kendini benim yerime koy, düzgün düzgün anlatıyorsun ve karşındaki sana pul kadar değer biçmiyor, aşağılıyor. buna benim lugatımda orospuluk denir, seninkinde bir şey denmiyor olabilir. ayrıca bazen o sözcüğü kullanmak istersin be. hak etsin ya da hak etmesin. rahatladım biliyor musun eskisine göre.

benim makinam böyle işliyor. ben olsan anlardın. birinden hoşlanmak, etkilenmek için illa o kişiyle yüz saat geçirmeye gerek yok. bu işlerin matematiği mi var sanıyorsunuz? herkesin aklı, gönlü bir çalışmıyor.

İyi de ben de bana mesaj atan insanlara cevap vermiyorum, sapık gibi art arda atarsa da engelliyorum. Farkında olmayabilirsiniz ama kadın olmak gerçekten bazen zor oluyor. Çoğu yakın arkadaşımın diğer kutusuna bolca rahatsız edici mesajlar geliyor, beraber bakıp insanların yaratıcılıklarına şaşırıyoruz.

Gerçi aynı ortamda olduğunuz için yaptığı biraz kaba olmuş olabilir ama napalım kader. Bırak sen de demek ki sana uygun olamayacak kadar kaba bir kızmış. Sakın gördüğünde kaçma. İnadına inadına bak hatta. İnsanlardan hoşlanmak da açılmak da reddedilmek de utanılacak şeyler değil. Genş insanlarız kanımız deli akıyor.

Kız çok burnu havada şımarık neblem denişink bi kız değilse ifade olayı benim dediğim gibi olmuştur. Hala iddiamda ısrarcıyım. Üzülme :)

offf hacı sen şimdi neler aklına getirecen, ne senaryolar kuracan kafanda, hazır mısın?? bence direk uzaklaş biladerim. yoksa takılır kalırsın yok ertesi gün şöle yaptı bu bana mıydı yok burnunu kaşıdı bişey mi demek istiyor falam felan. aman diyim, takıntı olmasın. bu milleti anlamak zor zamanından çalmasın. herkesin dediği gibi salla direk.

@never

hocam niye bu kadar ters geliyorsun ki? hiç mi dalgalı günlerin olmadı. niye benden peygamber gibi davranmamı bekliyorsun ki? yaptıklarım doğru ya da yanlış demiyorum ama çok koydu be. niye mantık arıyorsun ki?

@joe

yazdıklarımdan yola çıkarak haklısın diyebilirim ama çoğu şeyi anlatmadığım için aslında yanılıyorsun.

@ferdo

abicim kusura bakma, bu kadınla sevgili olsan, yıllarını versen, seni en yakın arkadaşınla aldatıp bıraksa anlardım o kelimeyi. ama hatunla platonık takılmışsın, kafanda onu bir yere koymuş, ona belki de hiç sahip olmadığı nitelikleri giydirmişsin. sadece görüntüden ibaret olması gerekirken sen onu neredeyse hayatının kadını yapacakmışsın. KAFANDA YARATMIŞSIN ONU, şimdi de SENİN KAFANDAKİ KADIN olmadığı için ona kızıyorsun. KENDİNE KIZ!

Ayrıca kadınların büyük kısmı, Facebook olsun, mail olsun, mesaj olsun kendilerine gelen bu vb şekildeki yazılara sıcak bakmaz, en fazla merak eder ve iki konuşur, devamı gelmez. Hatun devam bile etmemiş, görmüş ve cevap yazmamış.

Konuşmak tanışmak istemeni anlıyorum, bunun için yolunu yordamını yaratamama durumuna da anlayışla yaklaşırım ama kendi kendini doldurup da sonra iş olmayınca kendin yerine kadına sövmeni anlayamam.

Cevap verse de orospu oluyor, cevap vermese de gözünüzde. Neyse.

@kaymak

ya bak daha önce de reddedildim ve asla o kişilerin ardından orospu lafını kullanmadım. çünkü onlar medeni bir şekilde bana bu işin olamayacağını söylemişlerdi.

ayrıca orospu hitabı ruhuna, yaptığına bir vurgu. kimle yatıp kalktığına ve namusuna bir vurgu değil. erkeğin de orospuları var bildiğin gibi.

dediğim gibi herhangi bir anlam da yüklemedim ki. neyle karşılacağımı bilmeden, hayal de etmeden istedim sadece. sana göre tüm bunlar saçmalık olabilir ama benim için çok gerçeklerdi.

Maile mesaja hic bulasmaman gerekirdi. Boyle bir hataya düşme bir daha. Biz ilkokuldayken kagida yazar gonderirdik sosyal medya internet falan yoktu. Seninki bunun modern versiyonu.
Hadi o olmali ilk mailden sonra göz göze geldiğinizde artik konuşman farz olmuş. Sen yine ses etmeyince, dangalagin teki bu demediyse bende delifaruk değilim.
Ha yuzyuze konuşma imkanim yoktu mu diyorsun(ki bence illaki vardi) o zaman hic acilma daha iyiydi.
En azindan istemediğini ifade edebilirdi insan gibi ama kadınlaryyapar öyle hic kendini yipratma. Özellikle de dangalakin teki bu dedikleri insanlara karsi nezaket kurallarinin bir önemi yoktur birçok kadin için.
Ayrıca görünüşe gore uzulmen gereken birini kaybetmemissin.
İğne: Ergen iken hatunun birine ben de yapmistim boyle bir ayip.

@delifaruk

haklısın ancak;

kızı bir kere olsun tek yakalayamadım ki. yanında 3 tane arkadaşı, amiri varken nasıl girişebilirdim bu işe. ayrıca toplasam 1 dakika görmüyordum kızı. fırsat kollamadım mı sanıyorsunuz?
evet mail yoluyla vs olması bence de çok barzoca ama çare ne? ben o kadar yırtık biri değilim, ben benim işte. imkanımız yoktu kardeş, yapamadım :(

bence mail atman çok sempatikçe bir hareket olmuş, düşünsene ilerde evlenseydiniz falan yıllarca anlatılacak komik bi hikaye.

ama dostum şu da bir gerçek ki türk kadını bu tip romantik komedi sahnelerini sevmiyor. aynı hareketleri gidip avrupalı amerikalı bir kadına yapsan güler aklında olmasa bile düşünür seni ama bizde maalesef belli çizgilerden çıkamıyoruz.

boşver salla. türk kızına gidip romantik komedicilik yapma boşuna anlamıyorlar.

ayrıca o işareti de yanlışlıkla gönderdiği çok belli. utanmış sonra mecburen engellemiş anla diye.

çocuk musun olm. çıkacaksın karşısına böyleyken böyle diyeceksin. reddedilmeyi de o kadar büyütmeyin.

senin için iyi olmuş, insan gibi cevap veremeyen bitli bir kezbanla çıkacaktın.

Dedimya o zaman hic acilmayacaktin kiza içinde patlasa da.
Oradan söylemesi kolay diyeceksin, haklisin. Ama durum boyle ne yazikki, gözünde dangalagin teki oldun. Belki her halükarda reddecekti ama bu kadarvzoruna gitmeyecekti.
Ders almis ol ve iyi tarafından bak, ne olduğunu öğrendin karsindaki insanin. Yukarıdaki arkadaşin yazdigi gibi Shakespeare'in sözü çok doğru.

bence yöntemin de bir anormallik yok, ulaşamadıysan mail atabilirsin ama bu barzo türk kızları ne anlar mailden gates'in dediği gibi. bir de kız o hareketi yanlışlıkla yolladıysa, yanlışlıkla yaptım demek çok mu zor? yanlışlıkla yapıp üzerine bir de engellemek tuhaf bence. sonuç olarak kız yav he he çekmiş sana kanka. neyse boşver sana başka kız mı yok.

@gates

teşekkürler.

şuna katılmıyorum; eğer benden gerçekten hoşlanıyor olsaydı, beni çat diye engellemezdi. tüm imkanları zorlayıp yüzyüze görüşsek ne değişecekti ki? biraz ilgisi olsaydı zaten o ince ve esprili mesajlara bir şekilde dönerdi.

özetle; her adımım hatalı ve komik olmuş olsa da; böyle bir muameleyi hak ettim mi? bence hayır. insanların zaafları olabilir, bunları kullanmak çok mu zekice, çok mu eğlenceli? yani kötü bir şey mi denedim? ağzına sıçmaya mı kalktım kızın yahu? niye insanlar ısrarla 4s kuralını haklı çıkartıyor ki? illa içimdeki tüm iyi duyguları öldürmeli miyim? bu mudur oyunun kuralı bazen?

burdaki eleştiriler sayesinde; neyi doğru neyi yanlış yaptığımı, neleri düşünemediğimi anlıyorum. bazıları çok acıtsa da, haklılık payları da var. herkese teşekkür ediyorum. rahatlattınız beni ciddiyim.

yediğim golü de ara sıra banttan izleyeceğim ibret olsun diye. akıllanır mıyım, umarım.

abi türk kızı = trip+ayak oyunları'dır (tabi istisnalar kaideyi bozadabilir şaşırma) O yüzden üzülme ve iyi tarafından bakarsal bir dahakine kartları bu kadar açık oynamazsın bu da sana tecrübe olmuş olur(:

kizin ego tavan yapmistir. yerinde olsam bir daha karsilastigimda yuzune bile bakmam. bosver takma. bir dahakine temkinli ol. hemen adim atma emin olmadan. bir de cok uzunca yazma kizlara;-) kisa ve oz olsun.

İlk mesajını okumuş, sonra seni görüp uzun uzun mesajı atanın sen olup olmadığını çıkarmaya calısmıs. 2.mesajı da atınca ısrar ediyosun diye büyük ihtimal yanlıslıkla o ikonu göndererek silip engellemiş.

Ben de şahsen hoslanmadıgım ve ya reelde tanısmadıgım bi adam direk beni sinsi gibi izleyip hoslandıgını konu alan bi mesaj yazsa huzursuz hissederdim. 2.sinde de engellerdim.
Bu tip şeyleri ilk mesajda anlatarak kızı korkutmuşsun. Önce arkadaş olarak ekliyip sonra hal hatır derken samimiyet kurduktan sonra ''senden uzun zamandır hoslanıyorum ya'' demen daha dogru bir adımdı.
Ayrıca bu orospuluk değil bir nevi savunma mekanizması kimse kusura bakmasın. Gelen kutumda yazanları görseniz günde en az 3 tane böyle mesaj geliyor zaten ortalama bi kıza.

bence reddedildiğin için şükretmen lazım.

böyle bir durumda bu kadar acayip tepki veren kadınla nasıl ilişiklik kuracaktın zaten?

ayrıca küçük düşürülmemişsin. ego kırıcı bir durum olduğunu kabul ediyorum ama bence aşağılanmış olmuyorsun. sadece karşındaki insan iletişim kurmaktan bihaber ve nezaketten haberi olmayan bir bireymiş. onu görmüş oldun.

iyi demişsin orospu diyerek. yüzüne de diyeydin keşke.

durumu eşitlemek lazım. gene denk geldiğinizde kadın size bakarsa -ki kesin bakacak-, ' ne bakıyon la yarak yarak' diye sorun.

Belli ki hiç Donanımhaber'de takılmamışsın, millet birbirine kapak yapınca ya da yav he he deyince koyuyor o smile'ı. Kadın da belki oraya üyedir aşldfaşldsfdasf.

Hiç üzülme bu arada karaktersizin teki belli ki. Çok zor değil yok ilgilenmiyorum sağ ol yazmak.

ulan amma çok yorum yapılmış bu soruya. ben bu kadar büyütecek bir şey göremedim. salla gitsin.

Fırsat olmadı ney lan?! Tırstım, korktum yanına gidip konuşmadım desene şuna. Bahane arama, korktuysan korktum de. Madem kesişebiliyorsun, o zaman pekala yanına gidip tanışabilirdin.

edit: herkes kadınlara giydirmiş de, sen gidip maille yaklaşırsan o da yanlışlıkla o smiley'i yollar. her bakan kadın aşık demek değildir. beğenmiştir bakıyordur. çok iyi, süper bir kadın olsaydı da bu yaklaşımla reddedilirdin senin için bir faydası olmazdı. her türlü elde var sıfır.

Hocam bir kadına açıldığında gardını indirmiş olursun. Kadın ne kadar zayıfsa beleş yumruğu atmaya da o kadar hevesli olacaktır. Aşağılanmış değilsin, kezbanın tekiyle zaman kaybetmekten kurtuldun. Boşver.

Bir de görebileceğin birine online yazılmak da ağır hata.

Ferdo (Tayfur):) kardeş sen gereğini adam gibi yapmışsın. Onun acziyetine ver ve konu kapansın. Kafanı takacak bir şey yok, bu tip şeyler olur. Küçük düşürüldüm zırvasını da aklında çıkar! Yok öyle bir şey.

götü kalkmış, peşinden daha da çok koşmanı istiyor. aslında yazdıkların deli gibi hoşuna gitti ama ayak yapıyor. ona bi şekilde ulaş, egosunu daha da yükselt tek derdi bu bence. salla gitsin karaktersiz kezbanın tekiymiş.